Adımı, kulağıma ilk fısıldayan sen gibi
duyuyorum dilinden.
Bam telini sızlatan sesindeki harflerin süzülüşüydü
aklımda kalan.
Karşımda konuşan sen miydin?
Ben miydim seni düşünüp konuşturan?
Yanımdasın, solumdasın.
Titriyorum, sözcüklerim titriyor.
Sen konuşuyorsun ben dinlemiyorum.
Ânı düşünüyorum,
Bir daha yanımda olur mu diye düşünmeden.
Seni ezberliyorum.
Saçlarını,
Gözlerini,
Kirpiklerini,
Ellerini…
Sahi o da hissediyor muydu?
Onu konuşturan bensem evet.
Velhasıl-ı kelam
Yazmalıydım,
Çizmeliydim sözcüklerle ruh-i haletimi.
Kurşun gibiydi kalemim.
Hangi harfe sıksam kalbime gelirdi.
Beden yorgun,
Ruh yorgun…
Göz kapaklarım ağırlaştı.
Değildi yorgunluk beni uyutan.
Bir yolculuk evet, sonsuz bir yolculuktu bekleyen kapımda.
Kendalın en ince noktasında kalakaldım,
Gitmekle kalmak arasındaki savaşın galibi olmanın çırpınışıyla.
Kederli bir gecenin hüznü
Şahlanıyordu içimde.
Bıraktım bedenimi uçurumdan.
Ayaklarım değmedi yere bir daha.
Uyandım.
Değdi başım şahide taşına.
Ölü dünyamın hayalperest şefiydim sadece.
Zahirdi mekan, edildi figan.
Dayısının gülü…
Yüreğine sağlık. Çok beğendim. Süper olmuş.
biricik dayıcım çok tşk ederim. sevgilerimle.. 🙂
🙂
Çok güzel bir şiir. Bu şekilde yazmaya hep devam et. okumaktan çok büyük keyif aldım.
Tşk ederim melek 🙂
Çok güzel yazılmış. İnşallah devamı gelir