Hayalle, gerçek olunca…
Merhabalar, bugün siz değerli gönül dostlarımıza Türktelekom reklamlarından tanıdığınız ama pek de fazla hakkında bilgimiz olmayan kahramandan bahsetmek istiyorum. Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu kurucusu Ümmiye Koçak Hanımefendi’dir. Ümmiye hanım 1957 yılında Adana Çelemli Köyü’nde doğmuş. On kardeş olmaları sebebiyle kardeşlerine küçük bir anne olan Ümmiye Hanım ilkokuldan sonra çok istemesine karşın okula gidemez. Ancak her eline geçen kağıt kitap dergi ne varsa okuyan okudukça da bu öğrendiklerini köy kadınları ile paylaşan onların da öğrenmesi için çırpınıp durur. İlk okuduğu roman Maksim Gorki’nin ‘Ana’ romanıdır. 1979 yılında gelin geldiği Mersin Arslanköy’de kadınları bir araya toplayıp 2001 yılında tiyatro kurar. Kendi yazdığı oyunları yine kendi yönetmekte olan sevgili Ümmiye Koçak, tarlalarda çalışıp biriktirdiği paralar ile yine kadına topluma hizmet etmek için kadına şiddete hayır temalı konulu ‘Yün Bebek’ filmini yazar. Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı ödülünü alır. Pek çok oyununu öğrencilere ücretsiz oynamıştır. Bu ne cömert bir kalp bu ne güzel bir yürektir. Hepimize çok anlamlı bir ibret dolu bir örnek rol modeldir.
Son günlerde reklamlarda karşımıza çıkan Ümmiye hanımefendi, pek çok kişiye hayal kurmayı hayallerinin gerçek olabileceğini ispat etti. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin çocuklarının hayallerini tek tek dinlemek isterdim; çünkü ne acıdır ki pek çok çocuğun hayal kurmaktan bile uzak olduğunu biliyorum. Oysa, diye başlayan cümleleri Ümmiye hanım gibiler sayesinde kurabilmek çok güzel..
Tiyatro ile toplumunun bulunduğu köyün sorunlarına karşı son derece duyarlı olan bir Anadolu kadınının hikayesini öğrenip sizlerle bugünkü köşemde paylaşmak istedim. Her şey bir hayal bir adım ile başlıyor, bunun en güzel örneğini yukarıdaki satırlarda bulabilirsiniz.
Vaktini enerjisini başkalarının aydınlanması öğrenmesi için ayıran güzel yüreklere selamın en güzeli olsun. Aydınlanma, bir konuda kişinin başkalarının fikirlerine saygı duymak kaydıyla kendine ait düşünlerin olmasıdır. Bunun için düşünmeye emek vermek gerekiyor. Tiyatro bunun için pek müsait bir sanat dalı, mesela izlediğim İki Öküz Parası tiyatrosunda küçük yaşta bir kız çocuğunun iki öküz parası karşılığında evlendirilmek istenmesinin karşısında verilen mücadeleyi öğrenmiş oluyorum. Bir konu bir tema bu kadar mı güzel anlatılır, işte tiyatro böyle bir zenginliktir.
Geçtiğimiz 7 Mart günü 8 Mart için Merve Engin ‘Kıyıya Oturmanın Böylesi’ oyununu tam on bir karaktere bürünerek oynadı. Ödemiş’imizde de bu gibi etkinliklerin düzenlenmiş olması öyle güzel öyle anlamlı ki…
Bu bağlamda Ödemiş Eğitim –Sen ve hizmetleri için de teşekkür ederiz. Her başarı arkasında koskocaman büyük destekleri barındırır.
Ödemişimizde Defne Kültür Derneği ve Umut Sanat Evi sanat adına tiyatro adına emek veriyor. Güzellikleri alkışlıyoruz.
Neden tiyatroya önem veriyorum; çünkü sayfalarca anlatmak isteyip de anlatamadığımız nice konuyu sanat aracılığıyla bir çırpıda anlatabiliriz. Sanatın bir dalı olan tiyatro da duygularımızın tercümanlığını yapar. Merve Hanım Ümmiye hanımlar çok olsun, sanatı destekleyen siz değerli okurlarımız da hep var olun, huzurla tiyatro ile esen kalınız.
çok güzel ve mükemmel bir yazı
Sagolun eksik olmayın….