Olympos’ta bugün rutin can verdi! En sonunda farklı bir şeyler oldu, inanılır gibi değil! Şuan yazarken elim titriyor.. Bu günün değişikliğinin verdiği değişiklik demek ki halen üzerimde. Düşünsenize Zeus’un eli titriyor… Eğer düşündüyseniz komik gelmiş olabilir.
Bugün Thetis ile Peleus’un düğünü vardı ve haliyle organizasyon baba Tanrıya düştü yani bana. Bütün tanrıları, tanrıçaları davet ettim düğüne ama sadece Eris’i davet etmedim çünkü kavga tanrıçası! Ne gereği var diye düşündüm böyle mutlu bir günde. Ayrıca kavga tanrıçası da nedir ?! Ivır zıvır her duruma, her şeye tanrı atamışız, bunu gözden geçirmem gerekiyor, Olympos cidden tanrı çöplüğüne döndü.
Neyse konumuza geri dönelim.. Eris’i davet etmedim onun yerine tabak-çanak tanrısı Fedon’u davet ettim, çok severim kendisini. Sırf kırsın diye 26 takım porselen tabak getirttim, düğüne ayrı bir renk kattı. Ah Fedon canım dostum… Ne özlemişim o pancar suratını. Düğünden sonra da bayağı sohbet ettik desem düpedüz yalan olur. Fazla kalmadı gitmesi gerekiyormuş “başka düğünler ve kırılacak tabaklar beni bekler” dedi ve bende anlayışla karşıladım. Ah benim yerinde duramayan hınzır dostum Fedon, sırf senin için buralara tabak imalat yeri kurduracağım.
Düğünün ardından Fedon da gittikten sonra saraylarımıza dağıldık. Hoş bir gündü ama enteresan bir olay olmuştu, bunu da yazmak istiyorum. Eris’i davet etmediğim halde gelmişti ve dışarıdan salona altın bir elma atmıştı, bende elmayı kaş ile göz arasında cebime koydum, lazım olur! Evet, çok enteresan olmayabilir sonuçta altın bulmuşum ama elma şeklinde, olacak şey değil (burada bana asıl enteresan gelen şeyde bu oldu). Niye elma ve nasıl altın oluyor gerçekten çok garip… Bu işte Midas’ın parmağı olabilir.
Bir başka Olympos gününde görüşmek üzere…