Gönül semâmın yıldızı, Sitârem,
Ucasar’dan çıkıp gitmek tek çârem,
“Kalanlara selâm olsun.”, yol, pâyem.
Âvâreyim, “Gel, gör beni aşk n’eyledi”?
—– 0 —–
Yola revân oldum bir lokma aşa.
Zor ulaştım Hünkâr Hacı Bektaş’a.
Yâr olmadı gül, hiç bu garip kuşa.
Ya nasîp! “Niçin ağlarsın ey bülbül”?
—– 0 —–
Senden ayrılınca Hak’la özleşmek,
Kaderde “Sarı Çiçek”le söyleşmek,
Tapduk Baba’yla da varmış sözleşmek.
Sitârem, “Gönüller yapmaya geldim”.
—– 0 —–
“Od”un yanıyor gönül tandırında.
Eğriliğe yer yok, dostun bağında.
Hâlin de doğru olsun kelâmın da.
Yoksa sîgâya “Molla Kâsım gelir”.
—– 0 —–
Kova kova suyla dağlar aşılır.
Hayret makamında sabra şaşılır.
İlâhî aşka sıdkla ulaşılır.
Tut beni, “Allah sana sundum elim”.
—– 0 —–
Çilehânede taate çekilir,
Sirkeyle çavdar ekmeği yenilir,
Kırk gün sonra mâsivâdan geçilir,
Ey Allah’ım, “Ayırma beni senden”.
—– 0 —–
Kolay mı şiir yazmak, mısra dizmek,
Dil bilmek, Türkçeyi imbikten süzmek,
Sözlü geleneği, “Dîvân”ı çözmek,
Hece, aruz?.. “İlim, ilim bilmektir”.
—– 0 —–
Bilmez mîrim, kimi ne yapsan bilmez.
Edep bilmez, hâl bilmez, vicdan bilmez…
Her gönül de aşkı Allah’tan bilmez.
Gerek yok, “Aşksızlara verme öğüt”.
—– 0 —–
Yunus’la söyleşmek için meşk etmek,
Yunusça bilmek, Yunusça düşünmek,
Hakikat meyvesini dermek gerek.
Bu yüzden “Gel, gidelim dosta gönül”.
—– 0 —–
Yunus der, “Mal da yalan mülk de yalan”.
Ömrümüz geçiyor, doluyor zaman.
Boşuna bu hırs, beyhûde bu yalan.
Nevşehrî, “Bu dünya kimseye kalmaz”!