Valla Erkan abi Yağmur başkaydı be, bir başka sevmiştim onu. Lisedeydik o zamanlar Yağmur lisenin en havalı kızıydı bir saçları vardı abi görsen denizin dalgalarıyla başa baş kapışırdı hani o derece. Abartmıyorum. Bende de boy 1.80 karizma o biçim yani. Altımda pederin 98 model Mercedes okula öyle gidiyor geliyorum. Derslerden kaçmak için; tiyatro grubu, edebiyat kulübü ne varsa gidiyor her yolu deniyordum. Bir gün edebiyat hocası çağırdı yanına ‘Akif şiir dinletisi proğramı var seni de görmek istiyoruz hani sen gelmezsin ama yine söyleyeyim ben, okul çıkışları birer saat prova var kafan estikçe gel yinede sen.Tek isteğim bir şiir bulman sevdiğin bir şiir olsun bu’dedi. Ertesi gün Can YÜCEL’in ’Bağlanmıyacaksın’adlı şiiri ile gittim hocanın yanına hocada şaşırdı. Bilmiyor ki benim edebiyat aşığı biri olduğumu. Hocanın dediği gibi yaptım okul çıkışı bir gün kafam esti ‘Yapacak bir şey yok şiir provasına gideyim bari’dedim. Provalarda bizim okulun konferans salonunda yapılıyor.Tam giricem içeriye biri şiir okuyordu. ‘sizin hiç babanız öldü mü?’ diye. Ama ne ses o an bir başka oldum içeriye nasıl girdiğimi koltuğa nasıl oturduğumu,o prova hangi ara bitti. Hatırlamıyorum. İşte o kız Yağmurdu abi. Öyle başlamıştı bizimki. Sonra yıllar geçti bir gün bizim Datça’lıyla bir elimde çay diğer elimde sigara sohbet ediyoruz…Baktım köşeden ufak bir kadın geliyor, tanımadım tabii.Yıllar geçmiş üzerinden…Ama yakınlaşmaya başladıkça bir şeyler değişiyordu vücut kimyamda…Sonradan tanıdım. ‘O’ydu, bir ona baktım bir kendime sonrasında ‘Değişen neydi?’ dedim kendi kendime… ‘O’ da tanıdı beni, o şirin dudaklarının altından tebessüm etti giderek. Dönüp bakamadım arkasından tekrar severim diye ama bunu düşünürken anladığımda buydu zaten…Tekrar sevmiştim Erkan abi, Askerdeyken öğrendim evlenmiş bizimkisi bense hala asla limanın yakınımda olmadığını bildiğim ıssız bir denizde liman arayıp duruyorum. Bu biraz samanlıkta iğne aramaya da benzeyebiliyor. Yalnızlıkla ilgili bir problemim de yok aslında ama yanımda beni iyi hissettirecek bir kadın olsun isterdim tabiki. Yıllar geçti erkan abi…Mahallemizin şirin Hayriye teyzesi öldü, ben baba evine taşındım, güzel bir hastanede beslenme uzmanlığına başladım, evlenmedim, hiç düşünmedim de…İki şeyden vazgeçemedim bir ‘O’,diğeri yazmak. Yazmak benim için muhazzam bir şeydi. Unutmanın bir yolu da yazmaktır belki de, her şeyi kabullendim de ben askerdeyken evlenmesini kabullenemedim yediremedim kendime, her düştüğünde kaldırmak isterken elimi uzattığımda o çoktan elini bana doğru uzatıyordu oysa ki…Mesafeler girince araya elimiz kısa kaldı sanırım bilmiyorum abi.