Yeni Ahit, hemen hemen her insanın en derininde sakladığı ‘’Dünya’ya reset atma’’ isteğinin somutlaşmış bir sinema versiyonu…
Sinema perdesinde daha önce bu tarz girişimlere denk gelmişliğimiz muhakkak ki olmuştur. Lakin anlatılan öykünün insan ile yaradan arasındaki problemden ziyade, kader olgusunun üzerini komediyle eşelemesi sanırım çok az. Bu da bizleri Brüksel’den başlayarak tüm Dünya’yı etkisi altına almaya çalışan küçük bir kızın çabalarına götürüyor.
Yeni Ahit
Yeni Ahit’in Tanrısı bir apartman dairesinde ailesiyle birlikte yaşayan gamsız bir insan. Hatta kendisinden nefret ederek hıncını çevresindekilerden çıkaran anti karakter. Elindeki gücün tümden genele yayılması da ortaya Dünya ve içinde belirsizliklerle yaşayan insan topluluklarını çıkarıyor. Babasının insanlara yaşattığı ızıdraba daha fazla katlanamayan 10 yaşındaki Ea ise, bir gece ana bilgisayardan yeryüzündeki bütün insanlara ölecekleri zamanı kısa mesajla göndererek evi terk ediyor.
Daha önce Mr. Nobody ile festivallerden alkışlarla dönen Jaco Van Dormael, Yeni Ahit’te de yine en iyi bildiği şeyi yapıyor ve yaşamda en bağımlı kaldığımız soyut kavram olan din unsuruna hiciv dolu absürtlükler yerleştiriyor. Filmin oluşturduğu karakterlerine her şeye rağmen yeni bir sayfa imkanı sunması da, kader ile hayat arasındaki bir türlü anlamlandıramadığımız koşulsuz bağlılığı ortaya çıkarmış. Nitekim, ölecekleri tarihi bilen insanlar üzerinden sergilenen zamansız atmosfer, şartlar ne olursa olsun hayattan bir şeyler kapabilme arzusunu gözler önüne seriyor. Ardından da hayatımız boyunca yaşamaktan büyük zevk aldığımız tüm boşvermişlik eğlenceli bir resitalle sergilenmeye başlıyor.
Aslına bakacak olursak filmin masaya yatırılan meselenin ciddiliğine inat komedi unsurlarıyla naifleştirmesi, eldeki malzemenin de dengeli kullanılmasını sağlamış. Bu sayede Jean Pierre Jenuet filmlerini andıran sekanslar eşliğinde hayat ile varoluşun insan ruhu üzerinde ne denli rutine bindiğini fark ediyoruz.Yönetmenin filmindeki en derin meseleyi basit çıkarımlar eşliğinde aktarması da, izleyenler için rahatlatıcı bir unsur oluyor. Zaten Dormael’in derdi de meseleyi karmaşıklaştırıp derinleştirmek yerine çok daha absürt bir evreye yerleştirmek olmuş. Tabii bu noktada yer yer sert unsurlarla da karşılaşmıyor değiliz. Fakat yine de filmin izleyenine göre farklı hissiyatlar oluşturacağı açık bir gerçek.
Uzun lafın kısası Yeni Ahit kişinin ruh haline göre sevebileceği ya da yadırgayabileceği bir film. Özellikle de tıkır tıkır ilerleyen senaryosu, alışılmışın dışına taşan Tanrı – Peygamber ilişkisi ve başarılı oyunculuklarıyla olumlu cümleleri sonuna kadar hak ediyor.