İzmir-Karşıyaka
Bilim alanındaki gelişmeler, insanların daha uzun süre hayatlarını sürdürmesine bu da kentsel yapılaşmanın giderek artmasına neden oldu. İnsanlar ormanları tahrip edip, bina yığınları arasında kaybolunca Patrick Blanc, ‘vertical garden’ yani dikey bahçeleri ortaya çıkardı. Kentleşmeden doğan, beton yığınlarına modern bir görünüm katmakla kalmayıp, “ekosanat” olarak görülen bu bahçelerle bizi tanıştırdı.
Blanc, Malezya’daki yağmur ormanlarında yaptığı araştırmalarda 8 bin bitki türünden 2 bin 500’ünün topraksız ve az ışıklı ortamda, ağaçlarla kayaların üzerinde, yalnızca nemden beslenerek yetişmesinden ilham alarak bu toprak kullanılmadan yapılan dikey bahçeleri meydana getirdi. Çalışmalarını 1982’den bu yana Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CNRS) sürdüren Patrick “Yaşayan Duvarlar” adını verdiği uygulamayı ilk kez 1994’te Chaumont Bahçe Festivali’nde görücüye çıkarmış.
Dikey bahçeler, bina cepheleri, oteller, parklar, istinat duvarları, köprüler, avm’ler vs. gibi her türlü iç veya dış mekanlarda kullanılabilmektedir.
Bakımı kullanılan bitki türü ve konumuna göre değişim gösterir. Dikey bahçeler güneybatı cephesinde konumlandırmak gerekir. Genellikle sarılıcı, yayılıcı türler, ufak boylu çalı türleri kullanılmaktadır. Mevsimlik bitkileri kullanmak, sonrasında yenileriyle değiştirmek de mümkündür.
Peki bu dikey bahçeler nasıl oluşmakta derseniz, bitkileri taşıyacak olan PVC panellerin, ahşap latalar ile taşıyıcı bir duvara sabitlenmesinden sonra yaşam ortamını oluşturacak olan iki kat keçenin bu paneller üzerine gerdirilmesi ile kurulur. Üst katmandaki keçenin, bitkinin sığabileceği kadar genişlikte, enine kesilmesi ile cepler oluşturulur ve fazla topraklarından arındırılan çıplak bitki kökleri, iki keçe arasında kalacak şekilde bu ceplere yerleştirilir. Düzeneğin üstünde, duvar boyunca devam edecek şekilde yerleştirilen delikli su borusu, gerekil olan su ve besin karışımının yukarıdan aşağıya doğru akmasını sağlar. Böylece keçe nemlenir ve bitki kökleri iki keçe arasında sürer ve gelişir. Bu sistemle yapılan bir yeşil duvarın 1m²’si 14-20 kg’lık bir ağırlığa sahip olur.
Yararlarına gelecek olursak, İnsan bedenine ve ruhuna canlandırıcı etki yaratarak stresinin azaltılmasına yardımcı olur. Yeşil ortamlarda çalışan insanların daha sakin, daha huzurlu ve mutlu oldukları kabul görmüştür. Çevresel yararları ise sıvı haldeki suyu kullanarak su buharına dönüştürüp havayı serinletir. Trafik gürültüsünü, kentsel ısı adacıklarını, ani sıcaklık değişimlerini azaltmaya yardımcı olur. Yerden tasarruf sağlar. En dar alanlarda dahi yüzlerce bitkiyle bir orman etkisi yaratılabilir. İç mekân uygulamalarında küçük çaplı metrajlarda dahi metrekare başına 20-30 bitki kullanıldığı için yüzlerce bitkinin ürettiği oksijen, bulunduğu kapalı ortamın hava kalitesinin arttırılmasında ciddi bir etkisi vardır. Ayrıca gayrimenkullerin değerini de artırır.