Yaz erken geldi bizim oralara. Günlük hayatın yoğunluğu içinde gider gelirken şu sıralar güneşin parlak ışıltıları gözlerimi çok kamaştırıyor. Öyle ki yüksek binalardan, araba camlarından veya en ufak bir aynadan gelen yansımalar bile yetiyor. Yansımalar mı? Bazen sizin de bir tek kelimeye takılıp kaldığınız oluyor mu? Yansımalar… Sadece ışık mı yansırdı?

Derler ki gökyüzünün suya yansımasıdır “ebru sanatı” veya hoş bir eser gördüğümüzde sanatçının iç dünyasının yansıması olduğunu söyleriz. Şehri basan laleler var şimdi bir de gündemde. Rengi birbirinden güzel bu laleler nasıl da aşık olunası çiçekler… Tek soğanda tek çiçek… Çiçekler? Ya onlar? Kim sevmez çiçekleri veya kuşları veya tabiatı? Gökyüzü suya yansır, sanatçının iç dünyasının yansıması olur da çiçekler yansımaz mı sanata? Birçok şey yansır veya bir şey çok şeye yansır. Hayran bırakır…

Bu yolculuğa çıkarken aslında idealist bir çıkışla çıkmadım. Yok muydu hayatımda idealist çıkışlar? Tabi ki vardı ama bu sefer tamamen hayranlığımdan çıkmıştım. Evvelki sene… Tezhip dünyası bir alışveriş merkezinde dolaştığım sergide beni kendisine doğru çekmişti. Gözlerim, ışıl ışıl her bir tabloya bakışımda binler alkış yapıyordu. Kalbim, o varaklı desenleri gördükçe daha bir hızlı çarpıyordu. Her sanat, bir sanatçıyı gerektirir diyerek sanatçısını arar gözlerle etrafıma bakındım. O zaman serginin başındaki Ünzile Hanım ile tanıştım. Meğer o güzel emeklere ışık tutan kişiymiş Ünzile Hanım. Beğenimi dile getirecek kelimeleri bile bulamazken hemen numarasını istedim ve irtibat kurabilmeyi hayal ettim.

Hayal ettim çünkü o günlerde yoğun bir iş hayatım vardı. Tezhibi öğrenebilmek için ise gündüz kurslara katılmam ve üzerinde yoğun çalışmam gerekiyordu. Allah hani kulunun kalbini gün içerisinde yoklarmış ya… Sanırım benim de hayalim o an duam olmuş, duam da hayatım oluvermişti. Ertesi sene işten ayrılmam gerekmiş ve ben de zaman kaybetmeden Ünzile Hanım ile irtibat kurmuştum. Dönem başında Ünzile Hocam tezhip kursu öncesinde birinci basamak gibi gördüğü çini kursuna kaydımızı yaptırmamızı tavsiye etti. Çini mi? Hiç de aklımda yokken… Bismillah dedik ve çini kursuna kaydımızı oracıkta yaptırdık. İşte her şey ondan sonra gelişti.

Çiçekler mi? Onlar içimde. Ha çini mi? O da bundan sonraki yazımda. =)

PAYLAŞ
Önceki İçerikSİBLY
Sonraki İçerikSöyle Ne Olur
Ayşe Kaya
Arayan, özleyen, direnen, yumuşak huylu, dik kafalı, melankolik, filan fıstık... Öğrenci(her daim) ve öğretmen ve ev hanımı ve eş ve evlat ve abla ve arkadaş. Bursa, Denizli, İstanbul...