Bir cadde, iki yanı mağaza dolu… Alışverişe çıkan insanlar var her yerde, kalabalık…
İnsanlar yanlarından geçtikleri mağazaların vitrinine şöyle bir bakıyor hoşlanırsa içeri giriyor. İçerisini şöyle bir geziyor. İçerisi vitrin gibi değilse tat vermiyor ve çıkıyor mağazadan. Bazı mağazalar var ki vitrini ta öteden belli ediyor kendini ve durup bakınmayı bile gerektirmiyor. Hemen dalıyor insanlar böyle vitrinli mağazalara. Dalıyor ama o da ne tam bir rezalet, umutsuz bir vaka. Bu sefer de bu sahtekârlık yüzünden terk ediyorlar mağazayı. Bazılarının da vitrinleri öyle sade, öyle gösterişsiz ki insanlar hatırı kalmasın diye bir göz atmak için giriyor içeri. Fakat o da ne içerisi harika, muhteşem, huzur verici. Ama insanoğlu işte, bu güzelliğin içinde de bulamıyor kendine göre olanı ve acımasızca burun kıvırarak çıkıyor oradan da. Dönüyor dolaşıyor, vitrini güzel olan mağazanın önüne geliyor ve nefret ederek bakıyor ona sahtekâr görünümü yüzünden. Sonra son girdiği, vitrini gösterişsiz ama mutluluk ve huzur veren mağazanın önüne geliyor. Seviniyor, heyecanlanıyor ama olmuyor işte. İçi burkularak uzaklaşıyor.
İki yanı mağaza dolu bir cadde gibiydi hayat ve başladık bir ucundan sonu belli olmayan diğer ucuna doğru yürümeye… Her insan birer mağazaydı ve kalplerimiz de o cadde de alışverişe çıkan insanlar gibiydi. Dıştan alımlı bulduğuna sevda tuttu ilkin fakat içine girince, boşluğu sahtekârlığı görünce vazgeçti. Bazıları vardı bu insanlar içinde. Garip geldi dıştan bize ama içine girince farklıydı. Kalbi harikaydı. Ruhu huzur vericiydi. Mutluluğu bulduk onda ama kıymetini bilemedik ya da hak etmedik ve gücümüz yetmedi bu huzura sahip çıkmaya. Ama çıktıktan sonra bizde açılan yara çok derindi ve hiç kapanmadı içimizde! Başka gönüllere girdik, çıktık ya da olduğumuz yerde saydık durduk. Ama aklımız hep o son da, bizi mutlu eden ama değerini bilemediğimizde kaldı. Kalbimiz bir şans daha istedi..
Günün birinde ya aklının takılı kaldığına kavuşursun ya da kalbin dayanamaz artık acıya, vazgeçersin. Üçüncü bir şans daha var. Kalbin hep onda takılı kalır fakat başka bir kalbe girmen gerekir ebediyen, yola devam etmek için! İşte en acıklı olanı, yüreği en çok yakanı ve çevrene en çok hasar vermene sebep olanı budur.
Aşk işte çetrefili bol, iyileştirmeye zencefili olmayan çıkmaz sokağın ta kendisi. Öyle bir çıkmaz ki ne başı var ne sonu!