Üzüm Bağındaki Hüzün

7
269
Üzüm Bağındaki Hüzün
Van Gogh

Sanırım ölümle yaşam arasında seni tutan renklerdi. Belki de yaşamına renk katsın diye yutuyordun ORAKÇI’daki sarıyı, moru…

“… ölümün bir simgesidir, büyük tabiat kitabında ölüm nasıl canlandırılmışsa öyle. Resim baştan aşağı sarı, yalnız bir sıra mor tepeler var evet tümü açık sarı, sarışın… Tuhaf, böyle görmüş olmam tuhaf, biliyorum: düşün, bir deli hücresinin demir parmaklıkları arasından…”

Her reddedilişinde altüst olan yüreğin, yaşarken tattığın tek övünç kaynağı KIRMIZI ÜZÜM BAĞI’NDA bir uçtan bir uca çocuklar kadar şen miydi?

“…küçük heyecanlar hayatlarımızın büyük kaptanlarıdır ve hiç farkına varmadan dinleriz onları. İşlediğim ve daha işleyeceğim hatalar üzerine kendimi toplamam (ki bu benim iyileşmem olur) bana zor geliyorsa da, unutmayalım ki; ne sıkıntı, ne de bunalımlarımız, ne de sağduyu ve iyi niyet bizim kılavuzlarımızdır. Hele koruyucularımız hiç değildir.”

İçinde bulunduğu mutsuzluğu o kadar kabullenmiştin ki “Mutsuzluğum sonsuza kadar sürecek” diyordun ve bu durum içinden çıkılmaz hal alıyordu. Köylülerin dertlerini sırtlanıyor, yoksulluğu yaşarken kim bilir kaç gece aç yattın?

“Delacroix ne kadar haklıydı yalnız ekmek ve şarapla beslenmekte ve mesleğiyle ahenkli bir tarzda yaşamanın yolunu bulmakta. Ama o kahrolası para meselesi kalıyor. Millet’e gelince… Millet köylüydü ve köylü çocuğuydu. … Ne çare ki benden üstün güçlere karşı gelemedim, daha doğrusu ben zayıf davrandım, bu yüzden de bir çeşit vicdan azabı çekiyorum, tam nedenini söyleyemem, ama krizlerimde o kadar çok bağırmamdan sanırım. Bir şeye karşı kendimi savunmak istiyor ve beceremiyorum.

Arles’teki o boş akıl hastanesi odasını resmedişin yalnızlığının dışa vurumuyken, “Benim burada ne işim var?  Ben deli değilim!” diye kim bilir kaç kere haykırdın yıldızlı gecelere ya da kabul edip “Eserlerime yüreğimi ve ruhumu harcıyorum ve bunu yapınca aklımı kaybettim.” diyerek kabul ediyordun akıl melekelerinin çoktan uçup gittiğini.

“Tabi içimden çok içerliyorum bütün bunlara. Gene tabiidir ki kızmam doğru olmaz, çünkü bu durumda özür dilemek suçlu olmayı gerektirir sanırım… Anlarsın, bu kadar adamın bir tek insanı, üstelik de bir hastayı arkadan vurmak için birleştiklerini görünce nasıl fena oldum, kafama bir tokmak yemiş gibi olduğumu anlarsın.”

Vincent van Gogh, kurşunun verdiği soğukluğu hissettiğinde pişmanlık duydun mu? Ya da iyi ki dedin mi? Bitti artık…

“Hüzün her zaman baki kalacaktır.”

 

 

PAYLAŞ
Önceki İçerikİranlı Sanatçıların Türkiye Çıkarması
Sonraki İçerikBir Değil İki Kavak / Şiir
Merve Öztürk
1991 Kars doğumlu. İlkokul ve lise öğrenimini Bursa’da gördü. Mehmet Akif ERSOY Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunu. 2013 yılında 1 dönem Lituanya International School of Law and Business’da erasmus eğitimini gerçekleştirdi. Şimdi özel sektörde çalışmakta.

7 YORUMLAR