Bir bilinmeyenli bir denklemi çözmek kolaydır. Ya çok bilinmeyenli denklem karşısında insan ne yapar? Hayatımızın birçok alanında çok bilinmeyeni bir denklem çözmek zorunda kalırız. Denklem çözmek için vardır ancak her insan matematik denilen beladan anlamayabilir. Peki! Nasıl çözülecek bu denklemler? En büyük denklem şimdiyi çözmek… Cevapsa yarında gizli… yarını verilmemiş insanoğlu denklemi nasıl çözer ki? Türkçe de üç nokta işareti bu yüzden konulur. Cevabı verilenmeyen tüm denklemleri her şeyin cevabını en iyi bilen Yaratıcı ’ya bırakmak adına… suskunluk bu yüzden değerine değer katar bu anlarda. Suskunluk duadır o an, tevekküldür. Bilinmeyip de bilinmek isteyene olan güvenin kendisidir. Bu yüzden söz gümüş ise sukut altındır. Bu yüzden sevdalılar konuşmaktan çok susmayı tercih ederler. Bu yüzden hiç olmak susmakla gelir. Kendi susar ki hakikat konuşsun. Bu yüzden susmak edeptir. Ve bu yüzden susan edeplidir.
Üç nokta çok şey anlatır. Evet, anlatır da kime diye soracaksınız. Bu sorunun cevabı ise yine üç noktada gizlidir. Üç mühim nokta da. Bunlar; el, dil ve bel… bu üçünü bir araya getiren yine üç nokta… yani ‘edeb’. Üç nokta edeptir. Ve üç noktayı yalnız edepli olanlar anlar. Vesselam…