tren dedi gülümseyerek, nerden geldiğini bilemem bayım
lakin sonsuza gideceği belli bu
rengârenk istikamet üzerinde
ve sordu siz ne düşünürsünüz
hiç bir bok düşünmediğimi söyledim
tren göremiyorum, ezbere karalanmış bir karartı sadece
birbirine uyumsuz renklerle bezenmiş
ve bu ancak sizin zihninizde bir anlam bulacaktır kendine
oysa anlamlanmaktan ziyade aşşağılanmaya ihtiyacımız var belkide
kaba olduğumu söyledi ve kırıcı
en son kırmamaya çalıştığım şey,
küçük bir çocukken
çaya batırdığım petibör oldu dedim
gülümsedi, kırıp kıramadığımı merak etti
parçalandığını söyledim ve geri kalan bütün petibörleri
çay bardağının içinde ezdiğimi
salon kibar adamlarla ve ince ruhlu kadınlarla doluydu
güzel parfüm kokuları, şuh kahkahalar
tek zeytinli martiniler
ve sergi bitince birbirlerini
kırmadan ezebilmenin derdindelerdi
fonda Lead Belly çalıyordu
ve ben kusmadan eve gidebilmenin
derdindeydim,
eve gidip, sıcak bir duşa girip,
elektrikli sobanın önünde karımla,
çaya batırıp petibörleri
kırmadan yemenin derdinde
Efsane olmuş 🙂
Teşekkür ederim.