Bir melodi kulağımda, tınısını hiç duymadım.
Islık misali bir ses, sanırım bu benim şeytanım.
Hâlâ selim mi aklım, nasıl bir sihir bu anlamadım.
Fısıltılar fısıltılar,
Bu şeytan nefsimle oynar ne olur yardım et ALLAH’ım.
Beni ona bırakma; o olmaktan korkarım.
Onda yalanın biri bin para, oysa kıymetlidir doğrularım.
Nefsim beni ona sakin satma, yemin ederim seni yakarım.
Duyduğum sese kulak asma, onlar benim kabuslarım.
Nafile…
Dedim ya bu kabus şeytanın ta kendisi,
İşte başladı şeytan ile nefsimin söyleşisi…
DEDİM Kİ: Ey şeytan! Nasıl bir şeysin sen?
DEDİ Kİ: Aynaya bak beni merak edersen.
DEDİM Kİ: Aynada bir acziyet. Ey nefs! Nedir bu rezalet. Nerede unutuldu mahremiyet, hani kutsal emanet?
DEDİ Kİ: Bana sorma, git de o çok bilen aklına sor. Bu devirde iman işi ateş topundan da kor.
DEDİM Kİ: Ey akıl! Bu muymuş senin ilmin. Nerede bugün güvendiklerin, nerede mübarek bildiklerin.
DEDİ Kİ: Neler oluyor bana, nerede hata yaptım. Kim koydu bu aynayı? Bu aynada neye baktım.
DEDİM Kİ: Ey şeytan! Gördün mü bak! Bana neler yaptın?
DEDİ Kİ : Masumum ben ey insan! Ne yaptınsa kendin yaptın…