Tahta Kurusu

0
166
Tahta Kurusu Yazısı
Tahta Kurusu Yazısı

Geriye bakmak, geriye dönmek, bir şehri terk etmek, ölsem unutamam derler ya benim hikayem de öyle. Oysa alışıyor insan; nasıl ki uykularımda ölümün korkunç yanı yok artık benim,  öyle alışıyor. Belki ağlarken uyandığımda kapandığını hissettiğim ölümlü kucaklar var. Bir de böyle alışıyor.

Her saniye eriyip gidiyor ömrümden belki boşa… Sözcükler kifayetsiz kaldı artık benim gerçeklerimde, ama inatla yazıyorum seni sayfalara ve tabii hala.  Zaman da sözcükler kadar kifayetsiz, ama inatla okuyorum seni kitaplarımda ve hala.

Gözlerimin baktığı yerler alabildiğine yeşil benim burada. Gözlerin yok ne gam? Gözlerimin baktığı yerler alabildiğine dalga, saçların yok ne gam? Belki bir şarkı yazsam onda gam, belki bir yudum tesadüf adında ve anıların taa içinde seni bulup çıkaranda.

Bir bakıyorum şimdi her anımda, bir bakıyorum hiçbir zamanımda… Oldun, sendin ama gerçekten biz miydik acaba?

Gözlerinin kıyısında kaybolurdum eskiden öper öper doyamazdım, artık bir tahta kurusu kabuğu kadar sert dudaklarım.

Gözlerinin kıyısında kaybolurdum eskiden öper öper doyamazdım, artık bir tahta kurusu kabuğu kadar sert dudaklarım.
Gözlerinin kıyısında kaybolurdum eskiden öper öper doyamazdım, artık bir tahta kurusu kabuğu kadar sert dudaklarım.

Zaman zaman küfür ediyorum kendime biliyor musun neden hala kalemimdesin?  Ama bu bir hak ediş meselesi değil. Bu sadece benim yüzleşmelerimin arasına sıkışan sözcükler.

Ve en manidar olan ne biliyor musun? Bir zamanlar elimizden alacaklar diye uykusuz kaldığım, o çok kıymet verdiğim yaşanmışlıklarla dolu eşyalarım şimdi bir depoda ve zaten evin içinde yenmeye başlamışken tahta kuruları tarafından, o depoda hepsi bir bir tükenecek. İçimiz gibi, ikimiz gibi.

Ve tahta kuruları çoğalıp belki bir gün gelip bizi de göbekleri şişene kadar mideye indirecek . İşte  biz o gün gerçekten bitmiş olacağız, belki bir toprak yığını altında, belki esen bir yelde küllerimiz, belki bir nehirde bedenimiz ama illa ki biteceğiz,  eski günlerin öpüşleri gibi …

PAYLAŞ
Önceki İçerikZeynep Abla İle Tiyatro Sohbetleri – 4
Sonraki İçerikCebimde Yoktu Gönlümden Verdim
Nihan Vardar
Nihan Vardar 1986'da Kırklareli'de doğdu. Kırklareli'nin İlçesi olan Pınarhisar'da Anadolu Lisesinin İlk kısmını bitirdikten sona yine Kırklareli'nin ilçesi olan Vize'de Süper Lise'den mezun oldu.Yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema Bölümünde okuduktan sonra İstanbul' a yerleşip çalışma hayatına başladı. Öğretmen bir aileden gelen ve küçük yaşlardan itibaren kitapla, yazıyla içiçe büyümüş olan yazar Rotary Klübü ve Aliye Rona Ödüllerini aldı. Okul yıllarında İlk olarak Vapur isimli fotoröportajını yaptı ve bunu İnci isimli ilk kısa film senaryosunun yazımı ve çekimi takip etti. Mesleğinin ilk yıllarında Muhteşem Sinan (Mimar Sinan), Franz Liszt, Joseph Von Hammer, Annemarie Schimmel, Goethe gibi Belgesel metinlerinin araştırma ve yazım süreçlerini üstlendi. Belgesel haricinde Tubitak, Coca-Cola Hayata Artı, Eti ile birlikte sosyal sorumluluk projelerinde yer aldı. Avrupa Birliği projeleri kapsamında Edirne Tanıtım Projeleri metinlerini, İDO, Güneş Sigorta, CVS, BSH vb özel şirketlerin tanıtım film metinlerini yazdı. Seçim Nabzı, Gezgin gibi çeşitli tv programlarda metin yazarlığı yaptı. TRT Çocuk için Küçük Köy isimli 13 bölümlük çizgi film senaryosu ve elli iki bölümlük sinopsis yazdı. TRT 1914 Belgeseli Metin grubunda yer aldı, Kent mutfak yardımcıları ve Parex reklam metinlerini yazdı. Otel Divane, Temizeller dizi film projelerinin ve İhtiyaç Molası isimli skeç programının senaryo gruplarında yer aldı. Çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği yaratıcı yazarlık atölyesinde ve Maltepe Üniversitesi'nde devam etmekte.