Hepimizin farkında olduğu ama pek de önemsediğimiz bir durum; sosyal medya bağımlılığı. Peki bu durum gerçekten bağımlılık mı yoksa başkalarının neler yaptığına ne paylaştığına nereye gittiğine karşı duyduğumuz bir merak duygusu mu?
Telefonlar ister istemez uyuduğumuzda son, uyandığımızda ilk baktığımız şey haline geldi. Peki uyanır uyanmaz elimizi telefona götüren şey, bir alışkanlık veya bağımlılık mı yoksa telefona bakmadığımız süre içerisinde arkadaşlarımızın neler yaptığı, neler paylaştığı mı? Harvard Business Review‘dan David Rock’un bahsettiği sinirbilimi (neuroscience) araştırmalarına göre, beynimizin hazırda bulunan ve bir aktiviteyle ilgilenmiyorken ki hali, başka insanları düşünüyor.
İnsanlar kendilerine sanal bir dünya kurup kendi hayatlarında yaşayamadıkları şeyleri sosyal medya yoluyla farklıymış gibi göstererek kendilerini tatmin ediyorlar. Sosyal medyadan alınan güzel yorumlar ve orada kurulan sanal hayat kişiye daha cazip geliyor ve gerçekliğe dönmek istemiyor.
Yapılan bu yanlışlar çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin kişinin kendine kurduğu bu gerçek olmayan mükemmel hayata özenen biri, kendi hayatının berbat olduğunu düşünerek psikolojik darbeler alabiliyor.
Sosyal Medya bağımlılığı gün geçtikçe daha tehlikeli bir hal almaktadır. Hatta BBC “sosyal medya bağımlılığı alkol ve uyuşturucudan kötü” başlıklı bir haber yayınlamıştır. Bu sorunu çözmek için terapistlere başvuranlar bile vardır. Uzmanlar da bu konuda sürekli uyarılar yapıyor. İnsanın iradesini elinden alan ve kendine bağımlı yapan her ne olursa olsun zararlı ve kötüdür. Toplum da bu konuda bilinçlendirilmelidir.