Herkese merhalar,
Yaz bitip sonbahara geldikten sonra dosyalarımı düzenlemeyi, yeni programlar araştırmayı özellikle de yazı yazmayı çok seviyorum. Bugün kahvem ve kekimin yanında son zamanlarda ilgimi daha çok çeken sosyal medya ile ilgili bir yazı yazmak istedim. Dilerim beğenirsiniz…
Sosyal medya kullanışlıdır.
Sosyal medya bilgileri bulmada kolaylık sağlar.
Sosyal medya insanlara yardım eder…
.
Fakat,
.
Sosyal hesaplarda özel hayatlarımızı paylaşmak ince bir çizgide yürümek iken, şimdilerde bu çizgi daha da inceldi. En büyük sorunumuz iletişimdi halbuki. Aramak yerine mesaj yazmak, birbirimizi resimler aracılığı ile takip etmek… Oysa şuan bu sorundan başka sorunlarda var olmaya başladı… Son zamanlarda gözlemlediğim kadarı ile; birçok insanın resmi birbirine benzemeye başladı. Doğallık ve içtenlikten uzak resimlerde verilen pozlar bile aynı.
.
Hayatlar süper veya mükemmel olarak; var olandan farklı bir hayat gösterilmekte. Herkes kendinden veya bedeninden mutsuz çünkü azıcık bile kilosu olan insanlar (özellikle ünlüler) medya tarafından eleştiriliyor. Baskı sonucu diyet yapanların sayısı 14 yaşa kadar indi. Haklılar “mükemmel” bir bedene sahip olmaları, resimlerde kusursuz çıkmaları gerek.
.
Yorum yapanlar düşünmeden, bilmeden, karşısında ki insanın kalbini kıracağını bilmeden yazıyorlar… Sadece yazıyorlar, ne yazdıklarına bakmadan.
.
Medyadan en büyük zarar gören aslında çocuklar. Televizyona çıktıktan sonra takip sayıları artsın diye ezbere konuşan küçükler, bebeklerin her adımı paylaşılarak bunu iş/reklama çeviren aileler…
.
Bunlara kendimi de dahil ederek yazıyorum. Her dakika elimde telefon olduğundan etrafımda ki olayları kaçırıyor, anın tadını çıkaracağıma “hemen paylaşıyım” diyor, “mükemmel” olabilmek için bedenimi dinlemiyor…Kısacası hayatı kaçırıyorum, kaçırıyoruz….
.
Anı yaşamak dileği ile..