Sanat, kendini bulma arayışıdır. Sanat eseri yaratırken insan kendini yeniden inşa eder. Eksik yapıtaşları sanatla yoğurulur, human dediğimiz insan kendini baş gösterir. İnsan tamamıyla sanatın ürünüdür, dolayısıyla sanata duyarlıdır ama bazı insanlar sanatın estetiğine duyarlılık taşınmazlar, taşımak da istemezler.
Sanat kendi içinde kollara ayrılır. Her sanat türü insanın bir insanın bir dışa vurumu, evrensel olarak insanı yansıtan eserler bütünüdür. Resimden müziğe, edebiyattan sinemaya kadar her şey insanla ilgilidir. Öz benliğini sanata kusan Necip Fazıl sanat için “Allah’ı aramaktır.” demiştir. her yaratı aslında sonsuzluk peşindedir. Sonsuzluğu diler onun izini bulmaya çalışır.
Existansiyalizm için sanat varoluşu bulmaktır. Sanatçı ancak sanatını icra ederek var olduğunu hisseder.
Resmin çizgilerinde insan vardır. Vavın gölgesi insandır. İnsan oldukça sanat olacaktır. Çünkü beyninin lobları bazı insanlarda farklı düşünür farklı görürler ve farklı hissederler. O hissettikleri duyguları veya sözcüklerle, ya notalarla, ya çizgilerle ifade ederler. Onlar diğer insanlardan farklıdır. Normal insanlar kendi kelime dağarcıkları kadar meramlarını anlatırken sanatçı ruhlu insanlar onu sanat eserine dönüştürerek diğer insanları şaşırtırlar, heyecanlandırırlar.
Her sanat eseri içinde bir öykü barındırır, bu sanatçının içindedir. Ancak sanat ruhundan anlayan insanlar bunu çözebilir. Tıpkı Mozart’a ne anlattığı sorulduğunda yeniden çalarak “İşte bunu.” demesi gibi.
Lir Yunanlılarla duyguları ifade eden bir müzik aletidir. Buradan edebiyata geçen lirik şiir sanatın duygulu dalgalarını hissettirir.
Hikemi şiirler Hakem isminin tecellisiyle hikmet pınarının damlasını ağzımızda ıslaklık oluşturacak şekilde sunar ki, daha fazla gerçeğin peşinde koşalım diye.
Sanatçı güneşi, ayı, yıldızı, deniz ve ağaçları farklı görür. Onu bir şeyler fısıldar. Hepsi bu farklılığı da ortaya koyar. Ses, kelime, çizgi hepsi sanatın küçük noktalarıdır. Birleşince sanat eseri olur ve bizi şaşırtırlar. insan gibidir onun için. Bana bir şeyler fısıldar sanatçı bu farklılığı ortaya koyar. Siz, kelime, çizgi hepsi sanatın küçük noktalardır. Çünkü bize daha önce düşünmediğimiz bir şey anlatırlar.
Siz, insanın aynasıdır. Brahms’ın Hungarian Dance eserlerinde nasıl heyecanlanıyorsak Bach’ın Pachelbel’s Canon’unda sakladın paçavrası nasıl dalgalarla dans ediyorsak Franz Kafka’nın Dönüşüm’ünde öyle yalnızlaşıyoruz.
Sanat, her toplumda hatta ilkel toplumlarda bile yer bulurken, sanatı önemsiz görmek dünyaya gözünü kapatıp körüm demek gibidir.
Ki, sanat beş duyu organından fazla altıncı hissi de harekete geçirir, ki bu insanın en çok ihtiyacı olan şeydir ki sadece sanatçı ve sanatla ilgilenen insanlar da var olan şeydir. Sezgi, sadece sanatçı ve sanatla ilgilenen insanlar da var olan bir şeydir ve her insanda farklıdır. Sanat eserine bakan, onu dinleyen, okuyan her insan farklı algılar. Çünkü sanat bireyseldir aslında. Hiçbir zaman toplum için olamaz. Ama toplumu yansıtır. Çünkü sanatçı toplumun içinden çıkar ancak evrensele ulaşır. Yansıttığı şey de insanın kendisi olacaktır. Çünkü sanat bir aynadır.