Sırça Hayvan Koleksiyonu, ABD’li oyun yazarı Tennessee Williams’ın en önemli eserlerinden bir tanesi. Oyunun şehir tiyatrolarında ilk sahnelenişi 24 Aralık 2014 tarihine tekabül ediyor. Yönetmen ise Yıldırım Fikret Urağ.
Oyun bizi 1930’lı yıllara, Güney Amerika’ya götürüyor. Ekonomik buhranın yaralarını sarmaya çalışan kocaman bir kıta ve güneyin ruhunu yansıtan küçük bir aile. Amanda, evin annesi. Oldukça otoriter bir kadın. Eşinin bir gün aniden kaçıp gitmesi ile sarsılmış ama asla vakur edasından ödün vermemiş bir kadın. Kendi yöntemlerince çocuklarını korumaya çalışan, dirayeti elden bırakmayan bir karakter. Laura henüz liseyi bitirmiş, hayata karşı korumasız ve kendi yarattığı dünyasında mutlu ve oldukça hassas bir karakter. Bütün hayatı ev ve sırça hayvan koleksiyonu. Tom ise asi bir çocuk. Hayallerinin peşinden koşmak isteyen genç bir kan lakin ailesinin geçimi için üstüne binen yükle yaşamaya çalışan, annesinin otoriter tavırlarının altında eziliyor olmaktan bezmiş bir karakter. Ve Jim… Laura’da büyük bir hayal kırıklığı yaratan, deli dolu ve hayatı seven genç bir çocuk. Tom’un arkadaşı.
İki perde olan ve yaklaşık iki saati aşkın bir zaman dilimine yayılan oyunu büyülenerek seyrettim. Kostümler ve sahne dekorasyonu o kadar iyiydi ki, kendimi gerçekten 1930’lu yılların Güney Amerikası’nda hissettim. Oyunculuklar için muhteşem olduğundan öte söyleyebilecek başka bir sözüm yok. Amanda karakterini Sevil Akı, Tom karakterini Edip Tepeli, Laura’yı Ayşecan Tatari ve Tom’u da Tanju Girişken canlandırıyor. Oyunun içerisinde yer alan ve oyuna büyük bir dinamizm katan dökümanter filmler ve kurgu ise Özgün Özsoy’a ait. Yönetmen yardımcıları içerisinde çok sevdiğim Sevinç Erbulak’ı görmek de ayrı mutlu etti beni.
Sırça Hayvan Koleksiyonu, içerisinde barındırdığı camlar gibi şeffaf ve bir o kadar da kırılgan, narin bir oyun. Oyuncular, karakterlerinin ruhunu ve duygusunu seyirciye yansıtmak hususunda gerçekten usta bir iş çıkarmışlar. Ekibi yürekten tebrik ediyor ve izlemenizi tavsiye ediyorum.