Telaşla cep telefonlarımıza gelen mesajları yanıtlamaya çalışırken, bir taraftan da elimizde kumandayla televizyonda izleyecek bir şeyler aramaya çabalamanın adı oldu artık yıl başları. Geleneksel yeni yıl yemeğinin şişkinliği ile, olmazsa olmaz kuru yemişlere daldırırken parmakları, eğlenmek zorunlu diye – nasıl girilirse yeni yıla öyle geçecek ya bütün bir sene- batıl inançların peşi sıra adımlayarak klasik olanı, pijama, terlik ve televizyonu – PTT- esprisiyle girilecek 2019 ‘a…
Ben her yeni yılda yağacak kar umuduyla pencereye dalarım, gecenin sessizliği içinde gelecek yeni yılı, gökyüzünün karanlık koynunda ararım.
Küçük bir kız çocuğu iken, okulumuzun yolu üzerindeki kırtasiye dükkanında, telli döner kartpostal tezgahında, simli kartpostlallarla başlardı yeni yıl heyecanı. En az bir hafta öncesinden özenle seçilen bu tebrik kartlarına, dolma kalemle ve el yazısıyla yazılan iyi dileklere, bir de küçük maniler eklerdik çocukça…
Her kart için farklı zarf almaya dikkat ederdik. Renk renk zarflar vardı, gönderilecek kimsenin zevkine uygun olmasına özen gösterirdik seçilecek kartı ve dahi zarfı… İnceliklerin inceliklere karıştığı sevgilere boğulmuş cümleler kurulurdu. Küçük bir edebiyatçı çıkardı içimizden. Yazmaya ilk olarak ben, bu simli kartpostallarla başlamıştım… İnsanın, insan olduğu günlerden -kalmalıklığım- bu kartlara dayanır. Sevincin bol olduğu bu yeni yıl günlerine. Dilekler ve beklenenler sıralanırdı, mutlu, huzurlu ve sağlık dolu günler ardı ardına, varsa kişiye özel istekler dile getirilirdi. ‘ Doğacak yavrunuz selametle dünyaya gelsin ‘ gibi… Neredeyse bir dua edasıyla kutsanırdı adeta yeni yıl, yeni umutlar demekti…
Umut etmek yasaklanmamıştı daha, büyük – küçük, zengin-fakir, okumuş-cahil, öğrenci-öğretmen, yöneten- yönetilen ayrımları yoktu henüz. Bir mahallede herkes kapı komşumuz olabiliyordu. Beton bloklara sığınmış sitezedeler yoktu, ‘kim o’ diyerek açtığımız kapılardan sıcak gülümsemesiyle, elinde porselen tabakla gelen komşu teyze olurdu en çok…
İşte bu yüzden uzak ahbap, tanıdık, akraba kim varsa dumanı tüten bir kahvenin hatırına bu tebrik kartlarıyla ulaşılırdı. İnsan sıcaklığı, dolma kalemlerin ucundan, postacının çantasından, evlere saçılırdı.
Hele birde uzaktan yaşanan aşklar var ise, işte o vakit yazılanlarla şiir kitabı çıkarılırdı… Edebiyat, bu kartpostllarda saklıydı…
2019’a ramak kala, dolma kalemle olamasa da, klavyemin ucundan bulabildiğim bu simli kartlara yazıyorum ben de bu sene, bütün iyi dileklerimi, tarafınızdan kabul oluna…
Sağlıcakla ve muhabbetle kalın…