Sarı yapraklar ardına saklanmış iki damla gözyaşıyla veda ederken sana, bir sonraki bahara yolculuğumda başladı. Dönüş hayallerinin, kavuşma arzusunun karşı konulmaz çekiciliğiyle o günleri beklemeye başladım… Otobüs değişmiş yüzüne götürürken beni bir zamanlar unutmaya çalıştığım eski bir kimliğin.
İlkbahar, İlk aşk, ilk yalan, ilk kırıklar. İsimler hep değişti, Dolaptaki raflarından inmeyi bekledi giysiler. Yavaş yavaş eskidi. Eskimek; ötekilerce kıymetsiz ve diğerleri önemli… Çünkü anlamak değildi gaye, kurtulmaktı sorunlardan ve bir süre sonra unutmaktı sadece. Eski bir anıdan başka ne olabilirdi ki onlar.
Eski kıymetli! İnsan eskiden acı duymaz. Eski! Bir özlem, Eski! Hatıralar, Eski! Kötüde olsa anlaşılmış doğrular.
Biz şu anda boğulduk. Anda görmeyi fark edemedik. Ana yenildik ve ne kadar sığ bir liman olduğunu bilemeyip ana saplanıp kaldık.
Eskiyle yoğrulduk eskiyle doğrulduk. Ve bir zamanlar diyerek hep geçmişle avunduk. O karşı konulmaz, o vazgeçilmez o şaşalı günlerden cesaret bulduk…
Hüsran!
Yeter artık…
Ben seninle başlamak istiyorum. Yeni eskiler oluşturmak, onlara boğmak bir ömrü ve bir gün veda edeceksem… Bu! Dünya ya olmalı. Eskilerim senli, seninle dolmalı en güzel yanlarım bu güzelliklerle huzuru bulmalı.
Diğer eskileri kirlettiler… Çünkü değiştirdiler.
Lakin kaybettikçe döndüler