Baktığımız ve gördüğümüz aynı şey midir? Ya bunlara verdiğimiz isimler? Bunlar gerçek midir gerçekten?Görseller mi üstündür her zaman? Yoksa yazılanlar mı?Hangisi daha gerçek? Resmedilmiş bir çiçek deseni düşünün. Nedir bu diye sorsam? Ne zırvalıyorsun sende, elbette bu bir çiçektir dediğinizi duyar gibiyim. Peki bu gördüğünüz şey ne kadar gerçek? Sözcükler, şeylerin birer göstergesidir. Çünkü bu sözcükler, onlara benzemektedir. Bu bir andırıştır. Gerçek bu değildir. Onu alıp koklayabilir misiniz? O halde gerçek olduğunu da iddia edemezsiniz!Desenlere verilen sözcüklerin tek işlevi,kendini tanımlamaktan öteye gidemez.Ama konumuz bu da değil. Bizi burada yanıltan,karmaşaya sürükleyen şey dilsellik ve görselliği ilişkiye sokmak. Gördüğümüz şeyi karşılayan sözcükler ve bu benzeyiş bizi bunu yapmaya yönlendiriyor. Dilsel ve görsel oyunlar. Sözcüklerin şeylerle karmaşası. Sözcükler,şeylerin kendilerine bir gönderimde bulunmaz. Sözcüklerin bütün bir sistem olan dilde anlamları vardır. Örneğin ‘Kedi’ sözcüğü,gerçek olan yani hayvan olan kediye bağlı -bağımlı-bir sözcük değildir. Bu hayvanın varlığına katılımda bulunmaz. Bu çözümlemeler, sözcükler ve şeyler arasında kopuş amaçlayan karmaşadan başka bir şey değildir. Durduk yere sorun yaratmak değil mi bu? Bir sözcüğün belirttiği şeyin kendisi olduğunu iddia eden mi var sanki! Ama derdim bu da değil! Tabiri caiz ise beyinlerinizi patlamanızı istiyorum. Düşünmenizi istiyorum bir şeyler hakkında. Fazla mantık aramaya gerek yok burada. Algı da yaratmaya çalışmıyoruz. Muhakkak keskin net kanılara varmanıza da gerek yok. Bakış açınızı değiştirmeye çalışmaya çalışmanızı istiyorum. Olabilir, neden olmasın gibi. Farklı açılardan bakabilmeyi denemek, bir şeyleri alışılagelmişin dışında görebilmek! Neden olmasın ? Kafa yorun bir şeylere ve okuyun.Tekrar okuyun. Beyninizin içinde değişmeye başlamışsa bir şeyler,ufacık çok küçük bir şey… Ne kadarda çok şey dedik değil mi? Ama bu daha hiçbir şey.