İnsanların insanlıktan uzaklaştığı bir çağın izini sürüyoruz. Genetik olarak evrimleşme sürecimiz devam ederken, ruhsal olarak insan olmaktan da bir o kadar uzaklaşıyoruz. Kimse bana şunu demesin lütfen, “insan her çağda canavardı, vahşet hep vardı, öldürmek içgüdüseldir falan”. Bunları duymak istemiyorum çünkü biz cahiliye döneminde değil 21. Yüzyılın bilim çağında yaşıyoruz. Yani artık biraz insani davranışları görmek ve beklemek hakkına sahibiz. İnsanlık ilkel köleci toplumdan çok uzakta, artık duygularını, şehvetini, egosunu dolayısıyla buna bağlı her türlü şiddet ve öfke duygusunu kontrol altında tutabilme becerisine sahip… Yani olmalı, olabilmeli, toplum olarak bunu beklemeliyiz.
Eğitim şart, eğitim ailede başlar falan gibi laflar da çok boş ve gereksiz. İnsan kendi kemalatını tamamlamak için geldi bu dünyaya… İnsan olmak için geldi, ihtiyacı olan ne varsa kendinde var onu bulmaya, devranını tamamlamaya geldi. Akıl ve vicdan haznesinden geçirdiği her duygu ve düşünce onu saf bilince götürecektir. İnsan bu bilince ulaşmamak için direnç gösterdiği sürece insan olmaktan uzakta kalmakta, nâdan olmaktadır. Kendi özünden çıkan ilim ve irfanı okul sıralarında öğrenme şansı zaten yoktur.
Yeni Zelanda yerlileri, Aborjinler bilgeliği ders kitaplarından mı öğrendiler? Kızılderililer, Mayalar, İnkalar, kutuplarda yaşayan Eskimolar?
Doğal olandan, doğadan, seni sen yapan değerlerden, topraktan, taştan, kayadan, sudan, ağaçtan, börtü böcekten ne kadar koparsan o kadar hayvanlaştığının farkına varmalı insan oğlu çok geç olmadan…
Umut kesmek insan olana yakışmaz bilirim, ama belki de bir katkısı olur diye insan kalmamıza, bu ay ki yazımda aragonitten bahsetmek istedim…
“Aragonit güvenilir bir toprak şifacısı ve topraklama taşıdır. Bu taş jeopatik stresi dönüştürür ve engellenmiş ley hatlarını uzaktan bile temizleyebilir. Odaklama ve fiziksel enerjileri topraklama yeteneğiyle stresli zamanlarda yararlıdır.” (1)
Hani olur ya bir gün trafikte araba kullanırken size yol vermeyen birinin arabasının üstüne çıkıp, hamile eşinin yanında hayvani bir şiddet göstermek isterseniz yanınızda bu taşı taşıyarak kurtulabilesiniz diye… Dikkat, sol elinize taşı alıp, gözlerinizi kapatıp, derin derin nefes alacaksınız… Hiçbir şeyciğiniz kalmayacak…
“Psikolojik olarak Aragonit sabrı ve kabullenmeyi öğretir. Aşırı duyarlılıkla mücadele eder. Kendilerini çok yıpratan insanlar için boş vermeyi kolaylaştırır.” (2)
Sizi terk eden sevgilinizin suratına bir tokat patlatmadan önce hemen elinize alacaksınız aragoniti, ya da çok çabuk sinirlenen biri iseniz boynunuzda kolye olarak da taşıyabilirsiniz.
“Zihinsel olarak meselelere bir an önce konsantre olmaya, zihne esneklik ve hoşgörü getirmeye yardımcıdır. Sorunların ve durumların nedenlerine inmeyi sağlar. Duygusal olarak öfke ve duygusal stresle mücadele eder. Kuvvet ve destek sağlar.” (3)
Çevrenizde gördüğünüz ya da bizzat kendi hayatınızda tanık olduğunuz haksızlıklar karşısında, boynunuzda taktığınız aragonit kolyenizi sol elinizle sıvazlamanız, duyduğunuz öfke ile başa çıkmanıza yardımcı olacaktır.
“Fiziksel olarak sizi rahatlatan ve kendi bedeniniz içinde iyi hissettiren bir taştır. Rahatsızlıklarla özellikle de iç huzursuzluklarından kaynaklanan sinirsel tikler ve spazmlarla mücadele eder. Bedenin içinde odaklanan topraklama yapan dengeleyici bir taştır.” (4)
Görüyorsunuz ya, bir insanın boğazına yapışmadan önce yapılması gereken başka şeyler de varmış. Bir insanın diğer bir insanın yaşama hakkını elinden almadan önce, içinde uyanan o hayvani öfke duygusunu bastırmak için küçük bir aragonit taş bile işe yarıyormuş.
Elbette yarayan başka şeyler de var. Düşünmek bunlardan biri mesela, vicdan sahibi olmak, merhamet beslemek, nefsin şeytani boyutuyla başa çıkmanın ilk ön şartları… Hani o dinden imandan bolca bahseden ama yanından bile geçmeyen insanımsılar var ya, insanları birbirine düşman eden dilleri yüzünden onların ölmesine bile gerek yok, cehennem onların içinde, ha bire yanıp dururlar farkında olmasalar da…
Aragonit taşı onlara şifa olur mu bilmem ama, bu yazıyı okuyanlara belki bir faydası olur…
Not: 1,2,3,4 alıntılar Değerli Taşlar Kitabı; Judy Hall