I
İbrahim, küçük bir çocuktu,
Yüksekçe bir tepeye oturdu.
Bir yandan koyunlarını otlatırken
Akranlarına hayal kurdu.
Helva ustasıydı Muşkara’da.
Yerleşmişti İstanbul’a,
Ünü ulaştı padişaha,
Helvacı olmuştu saraya.
Üçüncü Ahmet padişahtı.
Aynı zamanda da hattattı.
Gül goncası Fatma’sı gelin,
İbrahim artık damattı.
Hayalindeki gibi bir vilayet,
Cami, hamam, imaret, …
Seyyahlara ziyaret,
O tepeyi kale yaptı.
“Lale Devri Şairi” arkadaşıydı,
“Paşam, madem yeni bir il yaptınız,
Muşkara olmaz, Nev-Şehir olsun adı.”
Nedim, Nevşehir’in isim babasıydı.
Kurşunlu Camii girişine
Bir beyitlik şiir yazdı.
Yabancı olanlar Osmanlı Türkçesi’ne
Bu şiiri ayet sandı.
II
Nevşehir, güvercinler yurdudur.
Yer altı şehriyle ünlü Derinkuyu’dur.
Peribacaları, Dünya’nın gözdesi,
“Üç Güzeller” Ürgüplüdür.
Hacıbektaş’ta yatar pîrimiz,
Bir kolu Mevlana, Yunus Emremiz,
Gülşehir’de “gül” der Gülşehrî’miz,
Acıgöl’de acır su, kurur gölümüz.
Karasaldır iklimi; kıraçtır patatesi,
Sütle kavrulur kabak çekirdeği,
Nohut mayasından Nevşehir simidi,
*Ağ pahlasının lezzeti Avanos çömleği.
Kızıldağ’dan doğan Kızılırmak,
Ta Sivas’ı dolanır gelir,
Toprağımıza bereket, bolluk,
Bize neşe, huzur verir.
*Ağ Pahla: Kuru Fasulye