“Kalbim yine üzgün

Seni andım da derinden,

Geçtim; yine eski hazan bahçelerinden…”

Yahya Kemal Beyatlı’nın Hazan Bahçeleri adlı şiirinden bir bölümü paylaşmak istedim. Bilenler biliyor bu şiir Selahattin Pınar tarafından besteleniyor. Pek çok sanatkarımız tarafından da icra ediliyor. Lakin bendeniz bu şarkıyı Sabite Tur Gülerman’ın sesinden dinlemeyi seviyorum. Sesinde ruha hitap eden ayrı bir tını olduğunu kendimce naçizane düşünüyorum. Biliyor musunuz bestekarımız Neveser Kökdeş de eserlerini en güzel icra edenin Sabite Hanım olduğundan bahseder. Neveser hanım bestelerinde kendine has geçişler valsler yapmış musikimize modern yaklaşım kazandırmıştır.  Onları halen bugün severek dinlememiz eserlerindeki derin ruh derin hissiyattır, hiç şüphesiz.  Şarkı ayrı güzel şiir bambaşka kıvamda nasıl bir maneviyatla yazılmış bu eserler diye bugünün imkan ve teknolojisinde düşünüyorum. Çünkü bugün bazı şarkılarda aynı tadı aynı ruh zenginliğini bulamıyoruz. Müzikte kalite sanatta kalite her şeyde olduğu gibi bizim fikri yapımızla doğrudan ilgilidir.  Gençler ile yapılan sohbetler ışığında fark edilen odur ki, sanat müziği eskiye özlem ve merak gittikçe daha yaygın bir hal almış durumda. Her ne kadar gençlerimizin pek çoğu gitar çalma merakında olsa da eski eserleri gitar tarzında söylemekten geri durmuyorlar.

Zamanında Neveser Hanım için eserlerinde çok vals var, diye eleştirenlere kendisi evet ama Dede Efendi’nin eserlerinde de böylesi geçişler var, diyor. Aslında bir anlamda müzikler arası melodiler arası bizi o yıllarda yolculuğa çıkarmak istemiş. Kimi yerlerde sanki bir Sebastian Bach’ı dinliyorum gibi bir hisse de kapılmıyor değilim. Sanırım işte büyük sanatkar böyle olunuyor. Yaptığı sanatta evrenselliği yakalayabilmek, en önemli olan şey.

Bu evrensellik müzik sanatında olduğu kadar tiyatroda da kendini hissettiriyor. Müjdat Gezen’in Galiba Ben Sanatçıyım adlı eseri sanatçının aslında nasıl olması gerektiğini bir anlamda anlatıyor olmasına dikkat ettim. Hiçbir kimseyi dışlamadan hiç kimseye ayrımcılık yapmadan yaklaşabilme olgunluğunu edebini gösterebilme cesaretinin adı, aslında sanattın ta kendisi. Müjdat Bey kurduğu tiyatro ile de bunu kanıtladı. Oradan pek çok kişi yetişti. Sanat adına kendisine teşekkür ediyoruz. Pek çok kişinin dizilerde oynamasına vesile olan bu okul bize tiyatroyu tekrardan sevdirdi. Erol Günaydın, İsmail Dümbüllü ve daha nice üstat rahat uyusun, inşaallah.

Sanat adına yapılan her güzellik çok kıymetli, işte bu nedenle TRT Nağme Radyosu’nda eski eserlere yer verilip günümüzde de yad edilmesini takdir ediyoruz. Çünkü diğer radyo ya da tvlerde ne yazık ki bu eserleri dinlemek pek de mümkün olmuyor.

Tatyos Efendi’nin Gamzedeyim Deva Bulmam şarkısını nerede dinleyebiliyorsunuz, ya da Şevki Bey bestesini…

Tarkan’ı Ahde Vefa albümü nedeniyle takdir ediyorum. Eski musikiye çok anlamlı vefalı bir çalışma hizmet olmuş. Yılbaşı gecesi albümden okudu, gerçekten bir zamanların hit olmuş bugünün vazgeçilmezi dediğimiz eserleri güzel yorumlamış. Müziğin Gizemi yazımda da vurgulamaya çalışmıştım, müzik sırlı bir yolculuktur, menzili ruhun en derinlerinden sonsuzluğa açılmaktır. Bugün depresyon için alınan ilaçları bırakıp klasik müzik dinleyip sanata yol alın, ne dersiniz sevgili okurlarımız…