Aklıma devamlı takılır, kafam patlayana kadar düşünürüm. Sanat sanat için midir yoksa toplum için midir? Sanki düşüneceğim başka şeyler yokmuş gibi delirmişçesine buna yoğunlaşırım. Düşünmekle kalmam sanat toplum içindir diyenlere bir de kızarım. Ben sanat sanat içindir diyenlerdenim. Bir şey neyse odur diyorum. Ona büyük yükler yüklemiyorum ya da üzerine sorumluluk yıkmıyorum. Hata yapma olasılığımın zeminine sanatı koymuyorum. Başlı başına sanat gibi bir olguyu neden topluma borcu varmış gibi gösterelim ki. Sanat bir şeyleri öğretmeye dayalı olsa; tekniğe bağlı kalsa ya da en basit ifadeyle yol gösterici olsa sanat olabilir miydi? En güzel şeyler hep gelişi güzel olanlar değil midir? Düşünmeden yaşama isteği, özgürlük duygusu, bağımsızlık ilkesi, bırakıp gitme arzusu ve daha birçoğunu düşündüğümüzde bizi rahatlatmıyor mu? Sanata neden pranga giydiriyoruz ya da neden topluma mal ediyoruz? Onun için karar veriyorsunuz; sonra onun sanat olmasını bekliyorsunuz. Sanatı topluma sorumlu kılanlar neden sanattan onları kurtarmasını bekler ki? Sanat bir şeylere bağlanmadan da öğretici olabilir. Sanat anlamak isteyene çok şey öğretebilir. En basiti okuduğumuz bir romandan neler neler çıkartıyoruz; gerçek yaşama onu nasıl entegre ediyoruz. Kendimden biliyorum; resim galerisi gezerken beğendiğim resmin içine ilk önce kendimi koyuyorum; hoşuma giden tablonun içine gerçek bir parça yerleştiriyorum ya da gerçeklerin içine sanatı eritiyorum. Eminim bunu yapan bir ben değilimdir. Kafamızda kurduğumuz kötü senaryoların gerçekleşmesine ya da toplumun başına gelecek olanlara sanat dur diyecekse her şeyi sanata bağlayalım; yorulacağını düşünmeden. Rahat bırakın sanatı o kendisi için güzelse güzel; baskı kurduğunuz her şey gibi baskılamayın onu da. O sizin kalıplarınıza göre şekillenemez; şekillenemeyen diğer şeyler gibi. Ben bu ikileme neden bu kadar takıldım bu ara bilmiyorum ama çok düşünüyorum; ya sırf kafamı meşgul etmek için yapıyorum bunu ya da düşünmeyi istemediğim bir şey var. Bende kızdıklarım gibiyim galiba…