M.Ö.6. yüzyıla dayanan felsefenin en az üç bin yıllık bir geçmişi var. Felsefi konuşmalar, bunca bin yılın birikiminden oluşuyor. Peki bu birikimden faydalanıp, kendi dünyamızda bir aydınlanmayı yaşıyor muyuz dersem; bu soruyu sizler nasıl yorumlarsınız sevgili okur ?
18 Kasım Pazar günü İzmir- Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeydik. 22 Eylül’de Tekin Yayınevi ve İzmir Büyükşehir Kütüphaneler Şube Müdürlüğü işbirliği ile başlatılan ‘Aydınlanma ve İnsan’ konulu felsefe seminerlerinin beşinci haftasında kapanışı konuşmalarıyla Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ionna Kuçuradi yapmış oldu.
Kuçuradi, sahneye alkışlar içerisinde geldiğinde o kadar çok duygulandım ki kendisinin öğrencisi olduğum için bir kere daha gurur duydum. 1936 doğumlu olan Kuçuradi, ilerleyen yaşına rağmen iki saat ayakta konferansını sundu. Konferansı Aydınlanma, Etik ve İnsan temalıydı. Maltepe Üniversitesi’nde İnsan Hakları ve Toplum Bilimleri Enstitüsünün Başkanlığını da sürdüren hocamızı dinlerken günümüz dünyasının en önemli sorunlarının kaynağında yeterli bir aydınlanma ve etik bilgisinin olmadığını düşündüm.
NEDEN AYDINLANMA ve NEDEN ETİK?
Aydınlanma zihinsel bir süreç, etik ise ahlaki bir tavır alıştır. Zihinsel uyanış ve ahlaki değerler bireyin insan olma sürecinde kişisel olgunluğu ile ilgilidir. Zihinsel aydınlanma ile ahlaki olgunluk arasında doğrudan doğruya bir bağ var.
Bazı kişilerin ahlaktan yoksun olduklarını söyleriz ; aslında bunun en temelinde zihinsel aydınlanmanın söz konusu olmadığını yine bize felsefe öğretir.
Bir esnaf düşünelim ki iyiliklerini bir çıkar beklentisi ile yapar. Yine bir esnaf düşünelim ki iyilikler sunar. Ancak bu iyiliklerinden herhangi bir menfaat çıkar beklentisi içerisinde değildir. Oysa her ikisi de esnaftır, görülen o dur ki yaptıkları iyiliktir; ama sadece çıkarsız yapılan iyilik etiktir.
İnsan felsefesinin babası Sokrates, erdemlinin bilgi sahibi olduğunu söyler. Bilgili birinin asla kötülük yapamayacağını da belirtir. Kuçuradi’yi dinlerken Sokrates’in bu ifadesini çok daha iyi idrak ettim. Aydınlanmış bir kişi zihnen kendi bakış açısını oluşturup, duydukları ile değil; edinmiş olduğu sağlam dayanaklı verilerle hareket edip daima sorgular. Sorguladığı için de iyiyi kötüden ayırt edebilir. Gerekçelerinin dayanakları olduğu için bilgi sahibidir. İradesi, akılla bilgiyle taçlanınca etik anlamda her zaman iyiden yana tavır alacaktır.
O halde, bugünün dünyasında bunca savaşların kötülüklerin en temelinde ahlaki yoksunluk ve gerçek anlamdaki bilgi eksikliğinin varlığı söz konusudur.
Gerçek anlamda bir aydınlanma, kişinin kulaktan dolma bilgilerle onun bunun bakış açısıyla hareket etmemesidir. Ne garip değil mi, falcıların medyumcuların gaipten haber verenlerin çoğaldığı toplumda bizlere emanet edilen aklın değerinin farkında mıyız ki?
Ionna Kuçuradi, insanın aydınlanma serüveninin ne olduğuna, etik manada nasıl ahlaki tavır alırız sorgulamasını cesaretle yaparak değerler eğitimine ömrü hayatını vakfetmiştir.
‘Geçip giden zamanları bir yerde bulsam…’
Konferanstan sonra kendisiyle eylediğim hasbihâlle hasret giderdim. Yaş bereketine eren hocamız ile anılar tazelendi.
Hey gidi yıllar hey!..
Bizlere felsefeyi sevdiren, düşünme ve sorgulama eylemlerinden asla vazgeçirmeyen Kuçuradi’ye en kalbi teşekkürlerimi bir de sizlerin huzurunda söylemiş olayım.
Aydınlanma, bir zihin yolculuğu olup zaman zaman yalnızlığı gerekli kılar. Düşünen merak eden sorgulayan bireyler yetiştirmek ve kendimizi de bu uğurda yetiştirmek yani aydınlanmak için felsefe ile ilgilenmek şiarımız olmalı; aydınlandıkça daha özgürleşeceğiz. Siyaset bu kadar hırçın yapılmayacak, değerler fazlası ile hakkettiği saygınlığı geri kazanacaktır. Sanat da felsefesiz olmaz. Daha kaliteli sanat hayatımız için felsefi bir aydınlanmaya çok ihtiyacımız var.
Öyleyse, ne kadar çok aydınlanma o kadar çok ahlaki olgunluk ve kaliteli sanat !..