Göz önüne geldi.
Göz zıplıyordu.
Bir gözü düşmüştü.
Elini göz yerine koydu.
Bir şey yoktu.
Gözü aldı yerine koydu.
Kolu çıktı.
Yere düştü.
Kolu aldı onunla sırtını kaşıdı.
Yerine taktı.
Beynini çıkardı.
Bir suya koydu.
Aynaya baktı.
Gözlerini kapadı.
Uyudu.
…
Uyandı.
Gözlerini açtı.
Kalktı.
Beynini kafasına koydu.
Boyalarla resim çizdi.
Kendini garip hissediyordu.
Babasını özlemişti.
Cuma günü çok güzeldi.
Birbirinden bağımsız sözler.
Aramak ve bulmak…
Bir güzelin peşindeydi.
Çok güzel bir cumaydı.
Aramıştı.
Bulmuştu.
Kafasını bir tarakla taradı.
Boynuna bir kolye taktı.
Kafa testisi.
Fikir sancısı.
Zorluk.
Özlem.
Meleklerin ruhunda bir apartman dairesi.
Dışarısı karanlık.
Uyumalıyım.
Uyku.
Ruh.
İstila.
Kaderden kaçamaz bedenimdeki işgalci ruh.
Saldığı gibi.
Özlem.
Özgürlük, bir duvar gibi yaslandığım.
Mevsimin kıyılarında.
Bir yaz günü sıcağında.
Bir bahçeli evde bıraktığım.
En kuytu yerlerinde bir gitar.
Bir duvarın resminde ıssız adam.
Sen aklımdasın hep.
Cumanın yetim incisi. İnciler hep yetimdir ya.
Bir yağmurun çamura dönüşmesidir ruhum.
Temizlendi gözlerim yaşlarla.
Sen bir ateş gibi yüreğimi yakan.
Bir özgürlük kadar yakıcı.
Sen hep yanımdasın aslında
Sözler kadar yakın.
Özgürlük kadar içimde.
Bir şarkısın aslında.
Kimsenin dilinden düşürmediği.
Bir kalemsin aslında.
Sözlerimi güzelleştiren bir nağme gibi.
Uyandı.
Her şey yerli yerinde ve normaldi.