İçine düştüğümüz ve farkında olmadan büyük fedakarlıklar ettiğimiz şey mi? Kimine göre sevilmek, bilinmek veya beğenilmek kimine göreyse saygı duyulmak mı? Elimizdeki telefon, facebooktaki şakalar, twitter mı? İnstagramda gezdiğimiz yerlerdeki ‘mutlu’ olduğumuz fotoğraflarımız mı? Beğenmek, yorum yapmak, paylaşmak mı? Hangisi? Popülarite nedir?
Koskoca bir yanılgının içerisindeyiz. Bırakmak gerekir bu telefon denen icadı dedim ve birgün bıraktım gerçekten. Yaklaşık 3 ay kadar elime almadım. Farkındaydım. Üzüldüğümde gerçekten üzülüyordum, gülümsediğimde sahiden. Yaşadığım duyguları facebookta birilerine görüntüleyerek değil hissederek, doruklarında yaşıyordum. Çok şey kazandım, vakit gibi, arkadaş gibi, fikir gibi,bilgi gibi. Daha fazla izledim insanları daha fazla düşündüm ve daha fazla konuştum. Kısacası 3 ay bana güzel şeyler kattı.
Sonrasında yabancı gibi baktım telefona ama ihtiyaç duydum. İhtiyaç duymak… Ne acı, mucidi henüz bu icadı düşünmemişken insanların onsuz yaşayabildiği şeyin şu anda bir ihtiyaca dönüşmesi. Ne acı ki insanların bunu sadece ihtiyaç doğrultusunda değil, bir uyuşturucu bağımlısı gibi kullanmaları. Farkındalık. Azalıyor..
Popülarite dediğimiz şey tam da burada yeşilleniyor aslında. Sosyal medyanın bir suçu yok bunda, aptal olan bizlersek facebook n’apsın? Popüler olanın peşinden koşmak asıl hata, hem de hiç düşünmeden. Benden sizlere naçizane bir tavsiye; yaşayın. Fikirlerinizi sosyal medya aracılığıyla değil konuşarak paylaşın. Bütün duygularınızı facebooktan önce siz yaşayın çünkü zaman geçiyor…
Son Satırda Çok Haklısınız ” Popülarite dediğimiz şey tam da burada yeşilleniyor aslında. Sosyal medyanın bir suçu yok bunda, aptal olan bizlersek facebook n’apsın? Popüler olanın peşinden koşmak asıl hata, hem de hiç düşünmeden. ” güzel bir yazı
Kesinlikle katılıyorum. Sevgili İlhan İrem’in dediği gibi bütün bu popülerite bizi “sanalizasyon faresi” yapmaktan öteye götürmedi. Neye gülüyoruz? Neye üzülüyoruz? Paylaşımlarımız, yaptıklarımız hep bir beğenilme kaygısı… Başkalarının hayatına kendimizi enjekte etmek için gösterdiğimiz büyük çaba… Kendi benliğimiz erirken neden hala bu gösteriye eş dost akraba çağırmak yerine, yangınımıza müdahale etmiyoruz?