Pazar Hikâyeleri -2- Oyuncak Bebeğim

1
98
Pazar Hikâyeleri -2- Oyuncak Bebeğim

Onu saatlerce aradım. Halı altları, koltuk arkaları, mutfak çekmeceleri, çöp kutuları, aklıma gelen her yere baktım. Yaşım azıcık büyük olsa “yer yarıldı içine mi girdin be mübarek” derdim ama henüz öyle laflar bilmiyorum. Aslında büyükler gibi konuştuğumda sevimli olduğumun farkındayım, çok gülüyorlar. Büyümüş de küçülmüş lafı benim için uydurulmuş olabilir. Fakat bir süre sonra sırf onlar gülsün diye saçmalarken buluyorum kendimi. Sirk maymunu gibi olmak lafını da ben icat ettim. Sağ olsunlar eğleniyormuş gibi yapıyorlar, emeklerim boşa gitmiyor ama aramızdaki bu gizli anlaşmadan sıkıldım. Neyse ne anlatıyordum, kim bilir kaç saat sürdü arayışım bilmiyorum.  Ararken nasıl yorulduysam, holdeki halının üstünde uyuyakalmışım. Anneannemin “kızım hasta olacaksın, hiç burada böyle yatılır mı?” çığlıklarına uyandım. Sanki büyük bir hata yapmış gibi hissettim o an. Aslında kendini suçlu hissedenin anneannem olduğunu biliyorum. Sıklıkla anneme “çocuk bana emanet, bir şey olacak diye ödüm kopuyor” derken duyuyorum. Bana sorsalar onunla olmaktan memnunum. Annem kadar kuralcı değil, yemekleri çok güzel ve çok da komik gülüyor. Güldüğünde gözleri kaybolan insanları anneannemden dolayı seviyorum. Biraz fazla sigara içmese dedemle de aramız iyi. Sırtımızı yumruklamak gibi tuhaf oyunlar oynuyoruz. Yok yok öyle değil, oyunun adı “el el üstünde kimin eli var”. Eee doğal olarak bilemeyeni biraz hırpalıyoruz. Ah anneanne bak konuyu nerelere getirdin kaybolan yıllarımı pardon oyuncağımı anlatıyordum. Sahi sen de çok sevdiğin bir şeyi kaybettin mi hiç? içinde kocaman bir boşluk duygusu hissettin mi? Hani elini çantana atarsın da orada olduğunu bildiğin cüzdanını yerinde bulamazsın ya. Hani zor günler için dipfrize sakladığın o 250 gram yağsız kıymayı çok sevdiğim böreği yapmak için kullandığını hatırladığında olur. Sen küçücük bir çocukken veremden ölen anneni, bir gece ansızın gömdüklerinden habersiz, o sabah onu yatağında bulamadığında hissettin belki. Belki de doktorlar karnında ölen çocuğunu ameliyatla aldıklarında. Aslında beni en iyi sen anlarsın ama nedense bir şey yokmuş gibi davranıyorsun. “Gel beraber arayalım, buluruz merak etme” desen nasıl iyi gelecek… Kaybetmeye alışmış, kayıplarının yasını tutamamış birinin kayıtsızlığıyla yüzüme bakıyorsun. Hayır üşümedim, bir yerlerimde tutulmadı anneanne mesele bu değil. “İnsanoğlu her yaşta kaybeder” fikri için çok küçüğüm. Tam buradaydı işte bebeğim, daha demin saçlarını tarıyordum. Şimdiyse yerinde yeller esiyor. Esen yeller başımdan aşağı dökülen kaynar suyun sızısını azaltmaya yetmiyor. Acaba o da üşüyor mudur? Kaybetme korkusu çok soğukmuş anneanne.

1 YORUM