“Rauch’un kurduğu ‘namuslu adam’ ahlakı da, bu sosyolojik ahlakın istikamette geliştirilmesinden ibarettir. ‘Namuslu adam’a göre vazifesini yapmak için gözlerini kapamak yeterli olacaktır.” Der, Nurettin Topçu.
“Biz ise ahlak meselesinin kalbine sorumluluk kavramını koyuyoruz. Sorumluluk kendimizi korumaya yarayan kuvvettir. Bir hareket sebebi değildir.
Bir sorumluluk anlayışının kaynağı şuurdadır. Yani insan kendi ahlaki sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Bizim sorumluluğumuz evrensel olmaya can atan şuurun tabiatından ayrılmaz. Bu evrensel sorumluluk ruhi hayatımızı teşkil eden bir inanç hayatı içerisinde ortaya çıkmaktadır.
Sorumluluk düşünme faaliyetini doğurur ve insan düşündükçe yapacağı hareket karşısında kendini daha sorumlu hisseder. Ancak şu da vardır, sorumluluğumuz nedir? Bunun bilincinde ve şuurunda olmalı insan. Doğru ve yanlışı ayırt edebilmeli. Sorumluluğunu doğru belirleyebilmeli.
О halde kaynağı itibariyle düşünce hayatı ahlaki hayattan doğmuştur.
Ahlak; içgüdü, menfaat, sempati, saadet, iyilik ve vazifenin de üstünde yer alır. Hayatın bütün kuvvetleri hareket edenin içinde ve dışındaki bu çarpışmaya sarf edildiği ölçüde ahlaklıdır.
Nurettin Topçu, çarpışmanın sonunda insan kainatı dolduran hayalleri küçümseme noktasına ulaşır ve kendisini kainattan daha büyük hisseder der, İsyan Ahlakı kitabında. Kendisinin ve Sonsuz’a yani Allah’a uzanan hareketinin dışında var olan her şey artık hayalden ibarettir. Benlik böylelikle kemale erer. Birliğin yolu üzerine çıkan her engele karşı koyar.
Bu yazımda felsefi bir eser olan Nuretttin Topçu’nun İsyan Ahlakı adlı kitabından özetleyerek yararlandım.