Öğrenmek acı verir derlerdi inanmazdım.
Yaşayarak öğrendim ve ağırlığıyla yaşadım aylarca.
Nefes içinde nefessizliği tattım.
Var gibiydi hayat ama aslında yoktu.
Bir çığ düşmüştü bedenime sessiz sakince.
Hem kimse duymamıştı hem her yerinden oynuyordu bende.
Ruhum acı çekerken bilinçsizce.
Kendimden nefret ettim ben en çok.
Yaptığım hatalardan ve iyi niyetimden.
Kendimi sevdim ben en çok üstüne üstlük.
Pişmanlıklarımdan ve merhametimden.
Doğrular kovdurdu beni vatanımdan yine vatanımın içine.
Bir çukurdaydım merdivensiz.
Tırmanacak takatim yoktu.
Bekledim çıkmak için çok bekledim.
Hayal dahi edemedim oysa bunu.
Çalmışlardı inancımı , güvenimi.
Benden çok uzaklaşmıştım.
Kendimden kaçmak istedim
Uzaklaşmak git gide benden.
3 yıl nasıl da, öğretmenlik yaptı hayat.
Kötü ve iyiyi buluşturarak.
Griyi ruhuma kazıyarak.
Peki ya nefretim tamamen diner miydi?
Artık cevap veremiyorum..
Sümeyye Hanım,
Şiirinizde karamsarlık ve endişe hissediliyor.
1) “Öğrenmek acı verir.” doğrudur.
Zayıf insan, karşılaşacağı acıyı kestirebildiği için hakikati kovalamak yerine kendine takdim edilenin doğruluğuna inanmayı tercih eder. Öğrenmek cesaret ve gayret ister. Fildişi kulesinin yıkılacağını bilenler, hakikati öğrenme cesaret ve gayretini gösteremezler. Bu bilgeliği gösterebilen insan, muhabbet ve husumet arasındaki tüm duygularını dengeli yaşamaya emek sarf eder.
2) “Hem kimse duymamıştı hem yer yerinden oynuyordu bende.” Zaman zaman hepimiz biraz böyle debisi yüksek nehirler gibi oluruz. Aynı zamanda isteriz ki içimizde kopan fırtınaları eşimiz, arkadaşımız, dostlarımız duysunlar; bizi dinlesin ve anlasınlar. Edebiyat çok iyi bir doktordur; kimsenin işitmediği çığlıklarımızı yazıya veya şiire dökerek kendimizi terapi etmiş oluruz aslında.
3) “Kendimden nefret ettim ben en çok.
Yaptığım hatalardan ve iyi niyetimden.
Kendimi sevdim ben en çok üstüne üstlük.
Pişmanlıklarımdan ve merhametimden.”
Öncelikle insan, nefretten nefret etmeli. “Hatalarının farkında olmak, iyi niyetli olmak, pişman olmak ve merhametli olmak” nefret edilecek hasletler değil takdir edilecek hasletlerdir. Bu hasletlere sahip olan birisi “kendinden nefret” etmemeli.
4) “Peki ya nefretim tamamen diner miydi?” Hepimizin hayatında bizleri hayal kırıklığına uğratan kişiler ve olaylar oluyor ve olacak. Hayatı, tecrübe ettiğimiz doğrularla temkinli bir şekilde yaşamaya çalışmak zorundayız. Yol haritamızı nefret belirlememeli. Nefretin kılavuzluğunda, dingin bir hayata sahip olamayız.
5) “Kötü ve iyiyi buluşturarak.
Griyi ruhuma kazıyarak.” Evet… Hayat siyah ve beyazdan ibaret değil; arada grinin pek çok tonu var. “Kötü ve iyiyi buluştururken” onları birbirinden ayırabilecek, sağlam bilgi ve iradeye de sahip olmak gerekiyor.
Şiirle kalın…
Teşekkür ederim yorumlarınız için Osman Bey;
Haklı olabilirsiniz karamsar yazdığım konusunda..
Çünkü ben bu tarz yazmaktan hoşlanıyorum, biraz melankolik. hatta tamamen melankolik.. Dediğiniz gibi içimdeki çığlıkları biraz olsun bastırmak için yazıyorum ancak böyle rahatladığımı hissediyorum..
Tekrar tekrar teşekkür ediyorum..