Neden?

0
101
Neden?
Neden?

Kaç yaşındayım ben? On mu? Yirmi mi? Kırk mı?  

Toprak mı?
Kimim ben?
Bir solucan belki… Ya da dilenci…  

Yahut bir ekmek kırıntısı… 

 

Ne önemi var? Her halükarda dilenirim ben; sevgiyi ve saygıyı…  

Daima çalışırım; anlaşılmaya, keşfedilmeye, yaşamaya… 

Her an bir şeyler yaparım yahut yaptığımı zannederim… 

Hiç kimseyim ben… 

Ölmek için var oldum. Var olmak için ölüydüm. Nereden, neden, nasıl geldim? 

 

Koltukta uzanan annemi izleyip iç dünyasını rapor edebilmem için uzaylılar mı gönderdi beni?  

Babamın gizli telefon konuşmalarına şahit olmak için BM tarafından mı görevlendirildim?  

Olamaz mı dersin? Aklım ele geçirilmiştir belki…  

Aptallık mı diyorsun?  

Olabilir, diyebilirsin.  

 Peki, yalnızca yemekleri mideme indirmek için gelmiş olabilir miydim buraya? Bu evrene?  

Kesinlikle!
Bulduğum her şeyi, sonunun toprak olacağı varsayılan, solucanlara yem olacağı düşünülen bir mideye yüklemek için geldim.  

Ara sıra dinlenmek… Sonra yüklediklerimi alafranga bir tuvalette indirmek için…  

Görevim tamamlanınca yüklerimde boğulmak için…  

Amele misali…  

Acıyı… Sorumluluğu… Nadiren sevinci… Nefreti… Aşk zannedilen saplantılarla dolu hissiyatı bir omuz bulup yüklemek üzere görevlendirildim.  

Kendi omzuma saplantıları… Başka omuzlara sorumluluğu yüklemek üzere…  

Geldim işte…
 

Peki ya sen?
Neden geldin bu topraklara? 

Emeksiz kazandığın paranı çar çur edip birde sorgusuz sualsiz yok olmak için mi?  

Başucundaki komodine bakarak yaşlanmayı beklemek… 

Defalarca sevişip defalarca boynuzlamak… 

Defalarca küfredip, defalarca aşağılanmak için mi?  

İyilik için ya da… Kötülük belki.  

Neden geldin? 

‘’Ne önemi var nedenlerin 

Son perde herkes için aynı değil midir zaten?’’ 

 

PAYLAŞ
Önceki İçerikSanat Ve Kendimiz
Sonraki İçerikBir Hakikat Arayışcısı: ANDREİ TARKOVSKY
Seval Dağlı
22 yaşındayım, İstanbul’da ikamet ediyorum ve Üsküdar Üniversitesi radyoloji bölümü mezunuyum. Yazarlık adına henüz somut bir başarı yakalayamadığımı üzülerek söylemek istiyorum. Sebebi ise yaşam şartları içinde kalbimin sesini alçaltmak zorunda kalışım ve yalnızca mantığımın işlevselliğini koruyabilmiş olmamdır. Kitap okumak hayatımın vazgeçilmez bir parçası, yazmak ise bambaşka bir haz… Bu hazzı tattığım günden beridir kendime ayırdığım vakitleri yalnızca yazı yazarak değerlendiriyorum. Geleceğim adına almış olduğum radikal kararlarımın arasında ikinci üniversiteyi okuyarak var olduğuna inandığım yeteneklerimi dışa vurmak ve ‘yazarlık’ mesleğini icra etmek en başta yer alıyor. İçinde bulunduğum zaman diliminde zamanımı farklı yazılar ortaya koyarak, bahsettiğim üzere üniversiteye hazırlanarak geçiriyorum.