1962 ABD yapımı psikolojik gerilim filmidir. Özgün adı What Ever Happened to Baby Jane? olan film çevrildikten dört yıl sonra Türkiye’de sinemalarda gösterilmiş, 1987’de ise TRT-2 televizyonunda özgün adının tam çevirisiyle, yani Bebek Jane’e Ne Oldu? adıyla da yayına verilmiştir.
Amerikalı romancı ve senarist Henry Farrell‘ın 1960 tarihli aynı adlı gotik korku romanından uyarlanan bu siyah-beyaz filmin yönetmeni ve yapımcısı Amerikan yaşam tarzının aksayan yönlerini en sert biçimde eleştiren sinemacılardan biri olan Robert Aldrich’tir. Senaryosunu Lukas Heller‘ın yazdığı filmde, kariyerlerinde olgunluk yıllarına gelmiş olan Bette Davis ve Joan Crawford oynamışlardır. Eskimeye yüz tutmuş demode bir Hollywood malikânesinde toplumdan uzak yaşayan, bir zamanların ünlü sinema oyuncuları olan iki yaşlı kız kardeşin öyküsünün anlatıldığı filmde, eskinin çocuk yıldızı Bebek Jane’in (Bette Davis), tekerlekli sandalyeye mahkûm kız kardeşi Blanche’a (Joan Crawford) uyguladığı sistematik işkence ve psikolojik terör ürkütücü bir gerçekçilikle perdeye aktarılır.
Kısa sürede belli bir hayran kitlesi toplayarak bir “kült film”haline gelen “Küçük Bebeğe Ne Oldu?”nun bir başka özelliği de “psikolojik gerilim” türünün “Grande Dame Guignol” adı verilen bir alt türünü oluşturan ilk film olmasıdır.
Filmin kostüm tasarımcısı Norma Koch’tu. Filmde Bette Davis’in canlandırdığı Baby Jane Hudson karakteri, Amerikan Film Enstitüsünün 2003’te yayımladığı AFI’nın 100 Yılı 100 Kahraman ve Kötü Adam listesinde kötü karakter olarak 44. sırada yer almıştır.
Filmin özgün müziğini ABD’li besteci Frank DeVol bestelemiştir. Filmde Bette Davis’in Debbie Burton’la birlikte seslendirdikleri tema şarkısı filmle aynı yıl “MGM Records” tarafından 45’lik vinil plak olarak da basılmıştı (K13107). Ön yüzünde filmle aynı adı taşıyan şarkı “What Ever Happened To Baby Jane?”, arka yüzünde ise “I’ve Written A Letter To Daddy” adlı şarkının yer aldığı plâkta onlara “Bobby Helfer ve Orkestrası” eşlik ediyordu. Koruma zarfında filmin tanıtım broşüründen alınmış bir fotoğrafın yer aldığı 45’lik plâğın üzerinde satılmak için değil sadece disk jokeylerin kullanımı için üretildiği ibaresi yer almaktadır.
2 saatten uzun olmasına rağmen temposunu asla düşürmemesi ve gerilimi her an yüksek tutmasından dolayı göz kırpmadan izlenecek bir filmdir.
Filmi sanatından daha çok ilginç kılan başrol oyuncularının gerçekte birbirlerinden nefret ediyor oluşudur. Yönetmenin filmin başrol oyuncularını seçerken bu ayrıntıyı yakalamış olması
Filmdeki iki kardeşin şiddet sahnelerine yansımıştır. Sahneleri çekerken birbirlerinin canını yakmaktan hiç çekinmemişlerdir. Birbirleri hakkında yaptıkları ve söyledikleri de ilginçtir.
- Prodüksiyon sırasında Bette Davis sette mutlaka bir Coca Cola makinesi olmasını şart koşmuştur. İçeceğinden değil Joan Crawford’un kocası Pepsi’nin yönetim kurulunda olduğundan.
- Filmin bir sahnesinde rol gereği Bette Davis Joan Crawford’un kafasını tekmeler. Bette metod oyunculuğunu konuşturur, Crawford’un kafasına 6 dikiş atılır.
- Yine rol gereği Bette’nin Joan’ı taşıması gerekmektedir. Joan elbisesinin ceplerine o kadar çok taş doldurur ki Bette belini sakatlar.
- Bette Davis’in Joan Crawford ile ilgili yorumları da unutulmaz. Yıllar sonra kendisine Joan Crawford’un ölüm haberi geldiğindeyse “Asla bir ölünün arkasından kötü konuşmam. Joan Crawford öldü, iyi” demekle yetinmiştir.
Aslında tüm bu olaylara set ekibi dışında kimse şahit olmamıştır. Ancak Oscar gecesi yaşananlar, herkesin huzurunda gerçekleşmiştir. Bette Davis “En İyi Kadın Oyuncu” dalında adayken, Crawford aday olamamıştır. Ancak yine de Oscar’ı Davis değil, o almıştır. Diğer adaylardan Anne Bancroft törene gelemeyip kazanan da o olunca Crawford onun yerine sahneye çıkmıştır. Hatta üçüncü Oscar’ını alarak tarihe geçmeyi heyecanla bekleyen Bette Davis’e dönüp “Affedersin, almam gereken bir Oscar var” diyerek sahneye çıkması ve Bancroft’un adına Oscar’ı kabul etmesi unutulacak gibi değildir. Bu olaydan sonra ise Bette Davis, Oscarı almaması için Crawford’un asistanına akademi üyelerini aratarak, kendi aleyhine bir kampanya yaptığını açıklamıştır. Özellikle Crawford’un Oscar’larda yaptıkları, filmden sonra düşmanlıklarıyla ilgili en fazla konuşan tarafın Bette Davis olmasına neden olmuştur.
Adaylıkları
- En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü- Bette Davis
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü- Victor Buono
- En İyi Sinematografi Akademi Ödülü, (siyah-beyaz dalında) – Ernest Haller
- En İyi Ses Miksajı Akademi Ödülü- Joseph D. Kelly
- BAFTA En İyi Kadın Oyuncu Ödülü- Bette Davis
- BAFTA En İyi Kadın Oyuncu Ödülü- Joan Crawford
- En İyi Kadın Oyuncu Altın Küre Ödülü – Drama (Sinema)- Bette Davis
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Altın Küre Ödülü – Sinema- Victor Buono
- Cannes Film Festivali1963, Altın Palmiye – Robert Aldrich
- ABD Yönetmenler Derneği, “Sinemada Seçkin Yönetmenlik Başarısı Ödülü” – Robert Aldrich
Kazandıkları
- En İyi Kostüm Tasarımı Akademi Ödülü, (siyah-beyaz dalında) – Norma Koch
- Laurel Ödülü”Altın Defne” – Yılın çıkış yapan filmi.
- Laurel Ödülü (3. lük) “Altın Defne” – Bette Davis (en iyi kadın oyuncu)
Filmin sonunda özellikle Blache ‘ın yaptığı itiraf tüyleri diken diken eder. Sinema tarihinin ters köşe yaptıran sahnelerindendir ve unutulmayan sahneler arasına girmektedir.İyi ile kötü birbirine karışır. Nitekim konu her insanın karanlık bir tarafının bulunduğuna bağlanır.
Hayat denilen karmaşık yolculukta akıl ve bilme yetisiyle yol bulmaya çalışan insanlar duygularının ve hissedebildiklerinin karanlık! İyi ve kötü yüzünü sanatla aydınlatır.
Aydınlanan hayatlarla ve sanatla yol bulmak umudu ile…