Uzun zaman oldu almayalı ismini dilime
Bir şiir daha yazmayalı şehrine…
Ya da âşık olmayalı…
Sevmeyeli en başından desem ne çıkar
Düşmeyeli bir mahallenin diline…
Yüzyıllar olmuş belkide,
Geçmeyeli simitçinin önünden
Bugün, biraz daha koyu kalbim
Sabah çayımın deminden…
Saydım yine utangaç adımlarını
Çırpınan bir kuş edası göğsümdeki kafeste
Hep ismin geçer türkülerde
Bir kar tanesi tozar adınla
Ya da bir kalem yazar…
Saydım yine kısık gözlerindeki serbest nazımı
Ha çok severdin Nâzım’ı,
Bir de şiirin 3. Şahsını…
Şairin Zarif’inden, gülmenin edebinden
başkasını kaldırmaz bedenin
Tüm türküleri ezberledim isminin geçtiği
Kimler, nerde, hangi makamda söylemişse,
Bir bir çizdim altını tükenmeziyle kalemin
Ne kadar da yalnızdık birbirimize…
Oysaki her fırsatta,
Sundum önüne itiraf-ı aşkımı
Hatırlasana,
Sekiz otobüsüne on kala yetiştik hep
Cam kenarına oturuşundan,
Hadi git deyişine…
Durağın buzdan demirine yaslanışımdan,
Gözlerimi gözlerine dikişime…
Ve hareket ederken otobüs,
Derinden bir of çekişime…
Ne kadar da insanıydık aynı dünyaların
Ya bir nakaratta yakalardım seni
Ya da bir mısraın serbestliğinde
Bir mazinin durgunluğu yatsa da,
Deli dolu hallerinde
Biz, saçlarının kokusunu sıkı sıkı tutan,
Bir âsâda buluşmuşuz
Biz aynı kurşunla bir defa vurulmuşuz
İnsan hayret ediyor doğrusu. Böyle güzel şiire. Başarılar.