Sıcaktan değil, yandığını bilmeyen vicdanından

Sahi bu kadar mı uzaklaştın aslından…

Ellerin ekmeğe uzanabiliyor mu?

Yudum yudum içebiliyor musun billuru hatırına varmadan?

Köz olmadı mı hala yüreğin, odun karası utancından?

Ocağı sönmüştü hani,

Hani bir girmiş bir daha çıkamamıştı yeryüzüne,

Mezar olmuştu üç kuruş maaşı,

Naaşına güvercinler bile konmamıştı,

Başucunda olamadı adına yazılı mermerden taşı…

Hatırladın mı?

Çocukları bekledi günlerce, gecelerce

Dua ettiler bile bile, mucize bu ya olur diye.

Şans gülerdi belki de kaderlerine…

Bile bile sustular.

Susturuldular…

Doğmamış bebelere ninni olur diye,

Korktular…

Sahi sen hala uyuyor musun geceleri mışıl mışıl,

Konforlu yatağında rahatça,

Hiçbir şey olmamış gibi,

Korkusuz ay ışığının altında…

Soma Maden Ocağı'ndan çıkamayanlara...
Soma Maden Ocağı’ndan çıkamayanlara…