Bir kitap gibi okudum seni saatlerce…
Zihnime dokunan her bir yaprak,
Daha fazla susadı yağmura.
Bendeniz sonbahar nar’ı!
İçimden saniyelerce dilemişim seni.
Saniyelerce!
Duvarların dili olsaydıda anlatmazlardı seni bana.
Yalnızlığım;on binler önünde bando mızıka takımı.
Sendeliyorum ya da sadece…
Kahkaha mı atıyorum göz yaşımımı siliyorum bende bilmiyorum.
Canımın yangını,devler eriyor…
Taneler birer ikişer dökülüyor dilime;
Dilim damağım kuruyor.
Biraz soğuk oldu gibi,
Kırmızı bile üşüyor.
Çürüyor cennet,birer ikişer acıyor canları.
Bu ne kısraklık!
Bu yazdıklarınız arasından en güzeli… Çok beğendim cidden; çürüyen cennet, üşüyen kırmızı, eriyen devler… Çok çarpıcı imgeler var. Sonu da öyle keza, yani “bu ne kısraklık!”
Öyle mi.Begenmenize cok sevindim.İctenliginiz için ayrica teşekkür ederim