Ben ta derinden hasretam sana… Nereden nasıl geldiği belirsiz dizeler, bu yolculuğumun asıl nedeni neydi? İnsan elbette bir şeylere mutabık olmalıydı ama bulmak kendine en yakını… Zordur en baştan yazabilmek serüvenleri, zordur kayıtsızca sevebilmek, her kuşun eti yenilmiyor ama…
Masumsan en baştan ve sona sana gelen doğrular bana yanlışsa, çözümler, arayışlar…
Taze fidanken baş eğilmezse zorlama çiçeklenince ağacı, yazık olur her bir hücre telaşın. Hasret özlenenden uzak kalmakmış, ya özlenen bir daha görünmezse gözlere. Selviler göğe ulaşır, güller bülbüllere baş eğmezse seven sevdiğine dünyanın gamı nice olmaz mı?
Duraksa ey baldan tatlı nefis önün kış bahara kanma her baharın sonu varsa senin farkın mı var? Oyunlar oynanır, mucizeler beklenir, gülünür, ağlanılır, yol uzun, ben küçük, ipler ince yürüyemem, kollar kısa yetişemem yetişmek istemem ee her bir zaman da benden geçmekte geriside bende önü de arkası da… Saklambaç oynamak için çok geç geçti hüzünlü gülüşler bile devranlar da geçti salıncaklar da istesende istemesen de sıra sana da geldi.
Kaybolmak erken mi ya da geç mi yapılacak çok şey var mı? Elbette hiç olmadığı kadar yapacak mıydım? Belki içimden gelirse.