Yalnızlık, sahi hala yalnız mısın? Yalnızlık bana göre ikiye ayrılır, birincisi sosyal olarak reddedilen insan ikincisi ise yalnız olmayı seçmiş insanlardır. Ve bunun arasında büyük bir fark vardır.
İnsan bazen kalabalıktan bunalır ve başka şeylere yönelir ya da bulunduğu ortam ona bir şey katmadığını düşünüp kendi iç yolculuğuna yönelir. Aslında bir nevi kendini bulmaya çalışıyordur. Başarılı insanlara bakacak olursak daima yalnızlığı seçmiş ve dünyada iz bırakmış insanlardır. Ve o insanları o günün şartlarıyla anlamak çok zordur. Artık evrensel olan bir algı ki ‘’ öldükten sonra anlaşılmak ‘’ . Belki çok vahim bir durum olarak görünse de kişi sonunda anlaşılmıştır. Kişi her ne kadar kalabalık içerisinde yoğun bir hayat geçirse de kendi içinde hep yalnızdır. Modern insanda bu yalnızlık çok fazladır. Modern insanın yaptığı yanlışlardan bir tanesi de sosyal medyada kendisini hep mutlu olduğunu ve yalnız olmadığını gösterme çabasıdır. Sosyal olarak reddedilen insan özellikleri ise kişinin utanması, toplum içerisinde saygı görmemesi kendilerine her zaman engel olmuştur. Anlatmak istediklerini anlatamadıklarından dolayı gittikçe içe kapanmalar onları yalnızlığa itmiştir. Çocuklukta yaşanılan bir olay ileride yalnız olup olmamayı da etkiler. Chicago üniversitesinde psikolog olarak görev yapan John Cacioppa sosyal izolasyonun obezite ve sigara bağımlılığıyla eşit derecede risk taşıdığını savunmaktadır. Ve ekliyor ‘’ Yalnızlığa mahkûm edilme açlık ve susuzluk gibidir. Genleriniz sinyal göndererek kurtulmak için yardım ister. Ve bu durum sağlık açısından iyi değildir.’’ İçe kapanık yada yalnız kişiler gerçekte kendi yaşamlarında kendilerine gizli eğlenceler bulmuş daha özgür yaratıcılığını arttıran daha az stresli yaşamı olan öğrenmeye meraklı ve az da olsa beraber geçireceği zamandan mutluluk duyarak derin ve doyurucu bir ilişki yaşayan kişilerdir. Her ne kadar toplumdan dışlanılmış insan olsalar da korkulması gerekenler her zaman sessiz kalanlar değildir.
Günlük avuntularla kendimizi bir şekilde tatmin etmeye çalışıyoruz ama birden bire sanki karanlık çöküyor modern insanın üzerine. Bunun tek çözümü ne olursa olsun sevdiğimiz işlerle uğraşmaktır. Ve en önemlisi hedef, eğer hedefin sağlamsa ona ulaşman da bi o kadar sağlamdır. Bu konu üzerine bir alıntı yapacak olursam o da Dostoyevsk’inin Suç ve Ceza adlı ölümsüz eserinden bir pasaj olurdu ‘’ Kendi uydurduğun bir yalanı söylemek, başka bir ağızdan işitilip tekrarlanmış bir gerçeği söylemekten hemen hemen daha iyidir. Birinci ihtimalde sen bir insansın ikincisinde ise bir papağandan hiç farkın yoktur! Sen kimsin? İnsan mı ? Papağan mı ?