Metehan V Sevde #SON– Eksik Bırakılmış Bir Aşk Hikayesi

0
96
Metehan V Sevde #SON– Eksik Bırakılmış Bir Aşk Hikayesi

Yine apartmanın arkasındaki; Nermin Teyzelerle kısır yediğimiz, çay içip durduğumuz bankta oturmuştuk. Konuşmuyorduk. Aslına bakarsanız konuşacak bir şey bulamıyorduk. Yanımda sevdiğim kız oturuyordu. Muhtemelen iki çift laf etmemi de istiyordu ama ben, konuşacak bir şey bulamıyordum. Hani derler ya her zaman; “ilk adımı atmayan erkek mi olurmuş(!)”, “bana ne ilk mesajı o atsın erkek olan o.”… derler işte. Derler. Bilemezler ki bu, o kadar kolay bir hadise değildir. Söyleyecek tek kelime lafı vardır insanın, o da düğümleniverir şurasında. Aslolan zaten ilk adımı atmak da değildir. Bunu hiçbir zaman anlayamayacaklar. Artık ben deniz Metehan da anlatamayacağım sevgili okur, biliyorsun.

Yanımda mahallede onu ilk gördüğüm günkü gibi sacları örgülü bir şekilde oturuyordu. Allahtan karşımda değildi de heyecanımı biraz olsun saklayabiliyordum. Ben uzaklara bakıyordum bir şet düşünüyormuş gibi, o da gözlerini karşımızdaki bahçeye dikmiş, inceliyordu. Her yerine yavaş yavaş göz atıyordu bahçenin, hiçbir ayrıntı kaçırmak istemiyor gibiydi. Ellerini bacaklarının altında birleştirmiş, ayaklarını ileri geri sallıyordu. Sallayabiliyordu evet, düşündüğünüz kadar uzun birisi değildi. Hatta oldukça kısa boyluydu. Dünyanın en kısa boylu prensesiydi.

Kalktım yerimden “biz tarla işlerini de çok iyi biliriz” edasıyla, annemden öğrendiklerimi satacaktım. Yerdeki çileklere baktım, aralarında vardı az buçuk olgunlaşmış olanı. Kopardım iki tane birisini Sevde’ye uzattım. Aranan kan bulundu:

  • Sence dünyanın en güzel hissi ne?
  • Şuan ki.
  • Şuan ne hissediyorsun ki?

Elini tuttum, göğsümün biraz aşağıca sol tarafına koydum. Bir pop şarkısını anımsatmaya çalışırcasına, küt küt atıyordu kalbim.

  • Bu bir şey hissettirmez ki Metehan, kalbin sadece kan pompalıyor işte.
  • Kalp yalnızca kan pompalamaz Sevde?
  • Ne yapar peki?
  • Bilmiyorum ama eğer kalp yalnızca kan pompalıyorsa buramda hissettiğim şey ne?
  • Bilmem.

Ona karşı hissettiğim her şey onu benden biraz daha uzaklaştırmıştı sanırım. O bana her ne kadar yakınsa, işte ben de o kadar uzaktım hala ona. Neyi yanlış yaptım diye düşünemiyorum bile çünkü sevmekten başka bir şey yaptığım da yoktu. Sadece sevmek yeterli olmuyormuş demek, bilemedim.

  • Sence?
  • Ne bence?

Taşınacaklardı yakın zamanda. Bir yıl kadar kalmıştı gitmelerine, ben de o yüzden pek yüklenmiyordum herhalde. Varsayımlar üzerine konuşuyorum çünkü kendime, bunlara cevap bulmak için sorular sorduğumda hep verdiğim cevaplar “belki de…” ile başlıyor.

  • Ne bence?

Düşünüyordum, bana cevap verdiğini geç işittim.

  • Sence dünyanın en güzel hissi ne?
  • Hani şu arabayla yokuş aşağı giderken karnında bir boşluk oluşur ya.
  • Uçakla giderken de oluyormuş o, okulda Cengo anlatıyordu. Almanya’ya gidecekken (…)

Sözümü bitiremeden yukarıdan Sevde’nin annesi bağırdı. Eve, yemeğe çağırıyordu. Bir öpücük dolusu yas ile banka yaslandım.

Gidişini izledim…

PAYLAŞ
Önceki İçerikBoris Mikhailov Yesterday’s Sandwich Sergisi
Sonraki İçerikŞubat’ın 29’u
Ercüment Yöndem
1998 yılının ilkbaharında Bursa’da doğup bu dünyadaki varlığını sonbahara sevdalı bir biçimde devam ettirdi. Lise eğitimini Özel Final Anadolu Lisesinde tamamlarken edebiyata sürekli artan ilgisine asla ket vurmadı ve lise döneminde 3. Uluslararası Bursa Su Kongresi Şiir Yarışmasını kazanarak kendisine bir pencere araladı. Lise dönemini senaryosunu üstlendiği “Kulaktan Kulağa” isimli bir tiyatro oyununun sahnelenmesiyle sonlandırdı. Eğitim öğretim hayatı Bursa’da başlamış olan yazar, Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci olarak Bursa’da sürdürmekte. 5 yıl süresince düzensiz blog yazarlığı yapıyor ve yazma eylemini “yapraklarını dökmek” olarak tanımlamakta.