Matrix, bütün sanatsal yaratımlar gibi en başta bir insan öyküsüdür. Aradan geçen 17 yıla rağmen hâlâ eskimemesi ise “iyi anlatılmış iyi bir öykü” olmasıyla ilgilidir. Üçlemede insanoğluna ve hallerine dair hemen her şeyi bulmak mümkündür. Aşk, fedakârlık, inanç, ihanet vs vs…
Matrix’teki en etkileyici repliklerden birini Morpheus’tan işitiriz : “Yolu bilmek farklı yolda yürümek farklıdır Neo!” Aslında bütün öykünün bir tür özetidir bu cümle. Üçleme kahramanların seçtikleri ya da kendilerini buldukları yollar ve o yollarda ilerleyişleriyle ilgilidir. Işığa ya da karanlığa… Tüm kahramanların ortak özelliği “yol-cu-luk”tur.
Morpheus’un yolu “inanç”tır. Kehanete ve seçilmiş kişiye kendisinin bile hatırlayamayacağı bir zamandan beri inanmaktadır. Şartlar ve insanlar sürekli olarak aksini söylese de o, bu inançtan asla vazgeçmez. Buna bir açıklama getirmeye de çalışmaz. Başkalarının bu inancı paylaşıp paylaşmaması da onu pek ilgilendirmez. Dosdoğru bir çizgi üzerinde ilerler. Etrafındakileri etkilemesini sağlayan da bu “hâl”dir. O, insanlar üzerinde duruşuyla etkili olan biridir. En olumsuz koşullar altında bile inancını kaybetmemesi sayesinde hiçbir zaman yalnız yürümez. İnsanlık tarihinden buna birçok örnek gösterilebilir. Yirminci yüzyıldan Atatürk ve Gandhi örneklerini vermek bile yeterli olacaktır.
Trinity’nin yolu ise aşktan geçer. Onu yüz yıldır kimsenin yanına bile yaklaşamadığı makine şehrine kadar Neo’nun peşinden götüren tek şey aşktır. “Eğer sen yapabiliriz diyorsan..” Trinity’nin özetidir bu. O her şeyi Neo için yapar. Bütün tehlikelere onun için atılır. Ne ideal, ne insanlığın kurtuluşu ne başka bir şey… Sadece aşk… İnsanlığın en eski ve en güçlü öyküsü…
Aydınlık yollar demeyi sevdiğim izler içinde en zorlusu Neo’nunkidir. Bir erme öyküsü… Bu yol seçimlerden oluşur. Onun ağzından duyduğumuz son sözlerden biri, “Çünkü bu benim seçimim.” olur. Neo’yu Matrix üretmiştir, ama “seçilmiş kişi”yi yaratan seçimleridir. Ama bu seçimleri yapması pek kolay değildir. Her seferinde tehlikeyi göze alması gerekir. Kâhinle ilk görüşmesinde “Ben o değilim.” demesinin sebebi hazır olmaması değil, henüz sınanmamış olmasıdır. Kimse sınanmadan kendisini tanıyamaz. Çünkü kim olduğumuzu ortaya koyan düşüncelerimiz değil eylemlerimizdir. Daha doğrusu eyleme dönüşen düşüncelerimizdir. Neo ilk sınavını Morpheus’u kurtarırken verir. Smith’in karşısına çıkmak, Merovingian ile yüzleşmek, mimarı bulmak, makineler şehrine gitmek… Ve en sonunda barış için yaptığı fedakârlık… Özgür irade… Bu seçimleri eşsiz kılan ise bir fedakârlık yaptığını düşünmemesidir. Yapması gerekeni yapıyordur hepsi bu… Beklentisizlik… İnsan olmanın zirvesine çıkmanın zorlu ama kesin yolu…
Matrix bir tezler ve anti-tezler öyküsüdür. Bu aydınlık yolların karşısında elbette karanlık yollar da olacaktır. “İnanç- aşk ve iyilik” üçlüsünün karşısında “korku- güç ve saf kötülük”ten oluşan üçlü… Cypher, Merovingian ve Smith… Bir dahaki yazıda onlara bakalım.
matrix serisine bir yenisi daha eklense harika olmazmı?