Dünün masum çocuklarıydık biz. Babanın eve getirdiği 3 kuruş paranın bir kısmıyla ayda yılda bir aldırdığımız, çok sevdiğimiz oyuncakları her ne kadar başkasının elinde görmekten nefret etsek de paylaşmayı biliyorduk o zamanlar… İstemeye istemeye verdiğimiz oyuncaklarla daha sonra arkadaşlarımızla kahkahalar atarak oynardık.
Hiçbir derdimiz, sıkıntımız yoktu o zamanlar. Hayat savaşı, stres nedir bilmezdik. Ne zaman birşey için üzülsek yanımızda hep destek olan birisini bulurduk. Belki hissederdik, farkederdik ailemizin çektiği maddi yoksullukları ama paranın elde edemeyeceği şeylere sahiptik. Kendi yuvasında elinde olanlarla yetinmeyi bilen ve koskocaman bir sevgisi olan aileye sahiptik. Etrafımız samimiyet dolu insanlarla çevriliydi, herkes birbirinin kardeşiydi aslında o zamanlar… İnsanın varlığı, mutluluğu değerliydi bizler için. Kim en ufak bir haksızlığa uğrasa herkesin ortak acısı oluverirdi bir anda.
Tek sorunumuz henüz dışarıda oynamaya doyamadan annemizin “Haydi yeter artık, eve gel.” diye seslenmesiydi.Yetmiyordu hiçbir zaman dışarda arkadaşlarla geçirilen vakit, oynanılan oyunlar, paylaşılan dakikalar… Oynarken düştüğün zaman meydana gelen yara acıtmazdı hiçbir zaman… Arkadaşının gelip seni yerden kaldırması, annenin sana düştüğün için kızmasından sonra yaranı öpmesi paha biçilemezdi…
Herkes birbirinin aynısıydı, aynı zamanda birbirlerinden tamamen farklılardı da. Yüreklerinde taşıdıkları sevgileri, hissettikleri nefretleri, duyguları, düşünceleri samimiydi, gerçekçiydi. Aslında herkes aynı şeyi istiyordu; iyi günde de kötü günde de yanında bulabileceği dostların olması ve mutlulukların bozulmaması…
Oysa şimdiye bakıyorum da insanların istedikleri tek şey daha fazla para, daha fazla maddi değer… Acıyorum halimize… Ne ara bu kadar maddiyata değer veren insan topluluğu haline geldik? Manevi değerlerin hiçbir önemi kalmadı artık. Birilerinin işini gördüğün sürece onunla beraber olabilirsin, işin bitti mi haydi yoluna… manevi değerlerin bir nevi ticaret ilişkisine, çıkar ilişkisine dönüştüğü şu zamanlar ne kadar da zor zamanlar…