Masal Anlatma

0
200
Masal Anlatma

Bizler masal diyarının sakinleri

Evvel zaman gezginleri

Tellal develer, berber pireler

Tıngır mıngır sallanan beşikler

 

Kâh Kaf Dağını aştık

Kâh Anka kuşuyla dolaştık

Kimi zaman az gittik, uz gittik

Bazen de dere tepe düz gittik

Yılmadık usanmadık altı ay, bir güz gittik

 

Annemden dinlediğim masal ne hoşmuş

Dün misali ne varmış ne yokmuş

Zamanın birinde masal ülkeleri çokmuş

 

İşte o ülkelerden birinin haşmetli padişahı kızını evlendirir Keloğlanla. Aylar sonra yollar vezirini, kızının halini sormak için ve tembihler veziri, yolda gördüklerini not et diye.

Vezir koyulur yola. Tembihlendiği gibi her gördüğünü not eder. En sonunda varır Keloğlan’ın evine. Her şey yolundadır. Mutlu mesut yaşar bu sevimli aile. Tarhanalarını içip soğanlı ekmeklerini yer tekrar gerisin geri yola düşer, saraya varır.

Huzura çıktığında sorar Padişah kızının halini hatırını. Mutlu olduklarını öğrenince sevinir rahat nefes alır. Vezirine defterini çıkarıp aldığı notları okumasını söyler. Neler gördün anlat bakalım der.

“Haşmetlim, yolda çok ilginç şeyler gördüm ama anlam veremedim.

Önce bir köpek anne gördüm ölmüş. Etrafında yavruları havlamakta. Bir anlam veremedim Padişah’ım.
Sonra yola devam ettim. Yolda üç adet kazan vardı. Üçünün de altında odun yanmakta ama kenarda bulunan iki tencerenin içi su dolu kaynadıkça kaynıyorlar. Birinden kaynayan diğer kenardakine atlıyor, ondan kaynayan diğer kenardakine atlıyor. Ortadaki tencere ise içi boş altı harıl harıl yanıyor. Öyle kızmış, öyle kızmış ki kenardakilerden bir su serpilse “cossss” diye ses çıkarıp rahatlayacak. Ancak tek bir parça su dahi düşmüyor içine. Anlam veremedim not ettim.
Biraz daha gitti. Bir akbaba, leş bulmuş kendine yiyor yiyor sonra ağzını silip çıkıp dalına oturuyor. Sonra tekrar gelip yiyor yiyor tekrar dalına çıkıp oturuyor.
Bunların üçüne de anlam veremedim Hünkârım.”
Padişah anlamlı bir şekilde başını sallar sonra başlar anlatmaya:
“Ey vezirim,
O ilk gördüğün ölen anne köpeğin manası şudur ki;
Öyle bir zaman gelecek ki büyükler susacak, küçükler konuşacak. Hatta öyle olacak ki büyükler tek bir kelime bile söyleyemeyecek.
O ikinci gördüğün üç tencerenin manası şudur ki;
Öyle bir zaman gelecek ki zenginden çıkan mal zengine girecek. Fakir o kadar yanacak o kadar yanacak ama kapısını açan tek bir Allah’ın kulu olmayacak. Evine bir ekmek, bir tas sıcak yemek getiren olmayacak.
O üçüncü gördüğün akbabanın manası şudur ki;
Öyle bir zaman gelecek ki zalim hükümdarlar ortaya çıkacak. Halkını akbabanın leşi yediği gibi sömürecek, halkına zulüm edecek sonra çıkıp tahtına kurulacak. Canı isteyecek tekrar halka zulmedip tekrar tahtına kurulacak vezirim.” demiş.

Biz masal diyarı sakinleri
Evvel zaman gezginleri
Öyle bir zaman geldi ki
Muradına eremedi kimse
Ama biz kurulduk kerevete
Uzaktan seyreder olduk her şeyi
Gökten düştü üç elma

Hepsi de zalimlerin sofrasına…

 

PAYLAŞ
Önceki İçerikGodot’yu Beklerken’i Beklerken, 2. Sezonunda…
Sonraki İçerikKargalar Şehri -4- Telaşlı Portre
Merve Öztürk
1991 Kars doğumlu. İlkokul ve lise öğrenimini Bursa’da gördü. Mehmet Akif ERSOY Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunu. 2013 yılında 1 dönem Lituanya International School of Law and Business’da erasmus eğitimini gerçekleştirdi. Şimdi özel sektörde çalışmakta.