Güney kutbunda, penguenlere uyum sağlamak için her zaman smokin giyen bir kristal ustası yaşardı. Böylece kimse onu bu komik kuşlardan ayırt edemezdi. Eğer görülebilseydi, bu giyimiyle çok komik bulunurdu. Uzun zamandan beri bu şekilde yaşayan kristal ustasını, gökkuşağına duyduğu sevgi ve kristalin içinden geçen ışığa duyduğu merak buraya getirmişti.
Kutupta yaşamaya başlamadan önce çok seyahat etti. Mükemmel kristali arıyordu. İlk olarak insanların şehirlerinde dolandı, pek çok cam sanatçısıyla tanıştı. Daha ilk görüşte bunların yeterli olmayacağını düşünmüştü. Ama, ne olur ne olmaz diye onlarla biraz zaman geçirdi. İnsanlar beklentilerin ötesinde şeyler başarabilirdi. Ne yazık ki, öyle olmadı. Yeterince sıkıldığına karar verdiğinde tekrar seyahate çıktı.
Koca burnu onu, altın kum tepelerinin olduğu sahile götürdü. Ortalığa yayılan bir yanık kokusu vardı. Dumanı fark ederek ona doğru yürüdü. Dumanın kaynağını görünce neler olduğunu anladı. Yıldırım düşmüş ve kumu cama dönüştürmüştü. Büyüleyici bir şeydi bu. Orada biraz kalmaya karar verdi. Oluşan camı uzun uzun inceledi. Ne yazık ki cam, içinden gökkuşağını oluşturacak düz bir ışığın geçemeyeceği kadar kıvrımlıydı. Ve kumdan cam oluşturabilecek başka bir yıldırımı beklemek çok uzun zaman alıyordu. Bir sürü yıldırım olsa dahi, bunu yapabilecek güçte olan çok ender ortaya çıkıyordu. Bir kaç hafta sonra kristal ustası tekrar yollardaydı.
Güzel bir gökkuşağı görmeyi o kadar çok istiyordu ki, kendini yağmur bulutlarının yolculuğuna eşlik ederken buldu. Hep beraber güneye doğru yol alıyorlardı. Yolda, cam oluşturabilen yıldırımların neden bu kadar ender olduğunun cevabını almıştı. Cam oluşturabilecek bir yıldırım gönderdikten sonra bulutlar çok yorgun düşüyor ve toparlanmaları uzun zaman alıyordu. Çünkü, bunun için neredeyse enerjilerinin yarısını kullanmaları gerekiyordu.
Orda burda bulutlar, yağmur diye bilinen göz yaşlarını döktüler. Yağmur yağarken, kristal ustası güneşten gökkuşağı oluşturacak kadar parlamasını rica etti. Ve güneş, nezaketine karşılık verdi. Beklentilerin ötesinde ortaya çıkan bu muhteşem gökkuşağını gören herkes onun tadını çıkardı ve ferahlatan gücünü kalplerinde hissetti. Kristal ustası, neden bu şekilde gezindiğini güneşe anlattı. Güneş ise, neden kristal yapmaya çalıştığını sordu ve kendi kendine yetişen kristallerin olduğu bir yer bildiğini söyledi. Kendi kendine yetişen kristaller; araştırmaya değerdi.
Güneşin verdiği bilgiye göre, kristaller dünyanın iki ucunda yetişiyordu. Bulutlarla seyahat onu en büyük okyanusun güney kısmına getirmişti ve burası dünyanın güney ucuna çok yakındı. Eğer bulutların üstünden atlarsa kolaylıkla güney uca konabilirdi. Bulutlardan ayrılmadan önce güneş, aşağının soğuk olduğu konusunda kristal ustasını uyardı. Ama mükemmel kristali bulduğu sürece, koşullar kristal ustasının pek umurunda değildi.
Güney uca konduğunda ilerideki siyah noktaları görene kadar, her yer beyaz, diye düşündü. Noktalara vardığında ne kadar mesafe kat etmiş olduğunu algılayamadı. Bunlar aslında nokta değillerdi, kutbun yerli halkıydı. Kristal ustası onlara neden smokin giydiklerini sordu ve onlar da “Çünkü uçma kabiliyetimizi yüz yıllar önce kaybettik.” dediler. Bunun üzerine kristal ustası “Eğer burada yaşayanların geleneği böyleyse, ben de giyerim.” dedi. Bunu söylerken bir taraftan da cep gardırobunu çıkardı ve içinden yün smokinini alarak giyindi. Ve penguenlerle bu şekilde tanışmış oldu.
Kristal ustasının bu jesti üzerine penguenler ona sempati duydular ve onu soru yağmuruna tuttular. O da, gökkuşağını ne kadar sevdiğinden ve kendi kendine yetişen kristali arama yolculuğundan bahsetti. Yeni yerli arkadaşları kristal ustasına en güzel buz mağaralarını gösterdiler. Mağaralara ilk girdiğinde onların güzelliğine bağlandı ve renkleri fısıldayan sihirlerini duydu. Penguenler, kristal ustasının bakışlarını yakalayınca burada kalacağını anladılar. Ve kristal ustası, mağaralardan birine yerleşerek ekinokslar dışında tüm günlerini güney kutbunda geçirdi. Yalnız bu günlerde, gün dönümü kutlamalarında gökkuşağı yağmuru yapmak için Naneli Yıldız Kasabası’na gidiyordu.
Beni bambaşka dünyalara taşıdı bu hikaye 😊
Bugunden itibaren takipçinim oldukça hoş yazmıssın