Çok koyu bakıyorum, koyu kahve bakıyorum bütün çirkinliklere.
Koyu kahverengi bakıyorum buğulu hayatlara.
Çok koyuyum, küçükken kopardığımız üflediğimizde uçan otlar gibi uçup giden hayallere.
Koyuyum bugünlerde tüm bitmişliklere.
Koyuyum bugünlerde.
Gökyüzünün mavisinin koyu lacivertindeyim.
Bir kuşun beyaz kanadının koyu grisindeyim.
O pembe dudakların, pembe yanakların koyu kırmızısındayım..
Damarlarımdan enjekte ettim kendimi.
Koyu kanda yüzüyorum damar tünelinde.
Söylenen beyaz yalanların ise kopkoyu siyahındayım.
İnandığım, güvendiğim rüyalardaki bir uçurumun kenarındayım şimdi.
En dik, en keskin yamaçlardayım.
Umutsuzluklardayım..
Tükenişlerdeyim.. Bitişlerdeyim..
Yalnızlıkları oynuyorum yine. Tek fark hiç kapanmayacak bu sahne.
Gözlerimin kahvesindeyim, yalnızlıkların son perdesinde, yalanların siyahında, umutlarımın tükenişindeyim.
Sessizliğimin son sesinde, göremediklerimin görünmez gölgesindeyim.
Belki bir acı biberin tohumundayım, belki bir bitkinin sarmal kökünde.
Hep acılardayım, hep tutunma çabasında.
Hep koyulardayım ben.
Bir mağaranın en dipsiz koyu karanlığında..
Bir gölgenin en uzun, en koyu cüssesindeyim.
Bir yarasanın en siyah, en koyu rengindeyim.
Gecelerin en koyu karanlığında..
İşte dediğim gibi hep koyulardayım ben.