Kendi Kararlarımız

Ömrü hayatımız boyunca, başkalarının söylediklerini kafamıza takar, kendi yolumuzu bulmakta güçlük çekeriz. Ne zaman rahat bir gün geçirmek istersen, o günü senin için çekilmez kılan birileri olmuştur. Eğer ki kendi seçimlerimizi, kendi istediklerimizi başkalarına danışmadan yapamayacaksak, birey olmanın ne önemi kalıyor. Sırf ailem istedi ya da sevdiğim biri istedi diye çok istediğimiz, hayatımız boyunca mutlu olabileceğimiz seçimleri yapamıyoruz. Öyle insan hayatları var ki sırf başkasının istemesiyle, ömrü boyunca yıkımla geçen yaşamlar oluyor. Bu insanların insana yaptığı en büyük kötülük olsa gerek.

Elbette yaratılıştaki temel gaye olan dayanışmayı irdelemiyorum. Mutlaka insanlar zor zamanlarda birbirlerine yardım etmeli. Benim düşündüğüm nokta; neden insanların birbirlerinin hayatlarını etkilediği. Her insan istediği, kendini mutlu hissettiği şeyleri yapmamalı mı? Bu bir suç mu? Öyleyse neden birey, kendi seçimini yaptığı zaman, başkaları tarafından dışlanmak zorunda kalıyor. Doğduğumuzda ve öldüğümüzde yalnız olan bizler, kendi kararlarımızda neden yalnız değiliz. İnsanlar birbirlerini elbette etkileyebilir ama kendi hayatını düzene sokarken, başka hayatları düzenden çıkararak değil.

Bu dünyaya mademki bir kez geliyoruz peki, neden onu kendimiz gibi yaşayamıyoruz. Hiç bir şeyi istemeden yapmaya mecbur değiliz. Kendimiz istemeliyiz. Su bile akıp kendi yolunu bulurken, neden her türlü akılla mükâfatlandırılmış insanlar kendi yönlerini bulmaya çalışırken engellenmeye çalışılıyor. Ben başkasının benim için düşünülmüş hayatı yaşamak istemiyorsam bu itaatsizlik ya da saygısızlık anlamına gelmez, tam tersine kendime duyduğum saygıyı gösterir. “Dinde bile zorlama yoktur” diyen Tanrıya inat, insanların kendi türünü zorlamaları ne kadar doğru. Her insan kendi kararlarını vermekte özgür olmalı. Yaşamak için bir nedenimiz varsa bunu kendimiz için en iyi kendimiz düşünürüz. Zorlama fikirler bir yerde insanı isyana, başarısızlığa sürükler ama kendi özgür irademizle verdiğimiz fikirler her zaman mutluluğa sürükler. Bu hayatta yaşayacaksak kendi fikirlerimizle yaşamalıyız, başkalarının dürtüleriyle değil. Sanırım normal olanda bu olsa gerek. Ben aldığım kararlarla başkaları üzülecek diye kendi kararlarımdan ödün veren biri olarak yaşamayı istemiyorum. Sadece ben olmayı seçiyorum.

PAYLAŞ
Önceki İçerikDamon Albarn ve Suriyeli Müzisyenler Orkestrası İle Yılın Müzik Olayı!
Sonraki İçerikGÜNEŞ
Hacı Mehmet Turgut
1988 Tokat doğumlu. Trakya Üniversitesi Arkeoloji bölümü mezunudur. Lisans eğitiminden hemen sonra aynı üniversitede master eğitimini tamamladı. Arkeoloji ilgisi dışında, edebiyat alanında da yeteneği olduğunu keşfetti. Lise yıllarından itibaren çeşitli şiir, deneme vs. edebiyat türlerine yönelik çalışmaları oldu ve halen de devam etmektedir. Özellikle rubai tarzı çalışmaları ön plandadır.