Artık duyabiliyor musun canım?
Hayır!
Sustu şehir gidişinle.
Kaybına mı ağlıyor gökyüzü bilmem.
Ya bu insan kalabalığı!
Onlar mı?
Sensizliğin telaşesinde.
Yokluğunla boşluğa düşmüşüz
Âlem, bir arayış içinde.
Görüyorsun ya! Eksildik.
Yarın kaldı…
Evet! İçimde yarım kaldı yarın.
Sıcacık ellerin, yazdan kalma anılarım.
Yazdığım her kelime
Söyleyemediğim adının gizemi.
Gözlerin! O gözlerin yok mu senin
Uzun uzun seyre daldığım.
Gecenin koynuna,
Her ışıkla bir hayat ve bir hayal doğurduğum
Uykusuz gecelerimin demi…
Canım!
Ben o kahverengi gözlerinle
Sonsuzluğu düşledim.
Vapurda martılara simit atmadım mesela
Kâğıt helva yemedim
Adalara gitmedim
Güzel olan ne varsa bu şehirde
İçinde hep sen ol istedim.
Soğuk ve solgun caddelerinde
Kaçamak saatlerce beklerken
Seyrettim koca tarihi
Manzarasına aldanıp inandım kalbimin
Seni işledim her yanına böylece.
Biliyor musun?
Ben bu şehri hiç sevmedim.
Zaman askıda kaldı suretinin hayaliyle
Ne yazdıysam ne söylediysem
Sabırsızlığım bundandı işte.
Çocuksu hayallerle incitme ruhunu.
Özlemek! Tanıdın mı hiç onu.
Sevmek! Hissettin mi ben gibi.
Ya kıskanmak!
Kendi içinde parça parça
Yoksunluğunla
Bin bir çeşit ıstıraba râm olmak
Bildin mi onu!
Sen de benim gibi sevme olur mu?
Düşme içine bu kuyunun
Karanlık, ıslak, acı dolu.