Zordu bedenin. Anlaşılmazdı hislerin sevgiye açtın şefkate muhtaçtın. Bu hislere rağmen en delikanlı adamdan daha güçlü, sabırlıydın. Hep bir çaban vardı umudun vardı bitmek bilmeyen. İçin acırdı, kanardı ama sen birkaç ince dokunuşla harika görünürdün ve herkes seni muhteşem sanardı, oysa ki öyle miydi? İçine ulaşmak derine inip seni anlamak yerine, duygularına ortak olmak yerine seni hep bir zevk malzemesi gördüler.
Sadece kendilerini tatmine götürmek için yaklaşıldı sana, öyle sinsi bir yaklaşımdı ki sen de kandın ilk başlarda. Yanılsamalarından sonra anladın, için daha da acıdı ve için acıdıkça sen güçlendin, nefret ettin, kine boğuldun. Bedenindi istenen, ruhun değil. Neden, neden, neden böyle oldu oldurdular…
İçine dokunacak bir ruh yok muydu yoksa? O ruh tabanda ki duyguların esiri olan erkeklerde görünmüyor muydu? İçini acıtan da buydu yaa zaten, senin şefkate ihtiyacın vardı, erkeğinse cinselliğe…