1920li yıllarda radyonun yaygınlaşmaya başladığı dönemde, sinema yeni filizlenmeye başlamıştır. Radyolarda, gazetelerde sinemaya dair olumsuz eleştiriler baş göstermiştir ve bu dönemde sinema radyoya rakip olarak görülmüştür.
ABD’de sinema New York’da başlamıştır. Büyük bankalar, borsa v.b. New York’da olduğu için sinema parayla ilişkilendirilmektedir. Patentlerin alındığı yer, mahkemelerin kurulduğu yer ve en önemlisi ilk film şirketlerinin kurulduğu yerdir.
Savaşla birlikte sinema ile ilgili sorun ortadan kalkmış ve seyirci sayısı artmıştır. 1940’lara doğru gelindiğinde içinde silahlı kuvvetlerle ilgili parçalar olan filmler ortaya çıkar. Savaş bakanlığı kurulur ve ilk iş olarak sinema faaliyetleri bürosu açılır. Eş zamanlı olarak Hollywood da savaş bakanlığına eşdeğer bir oluşum yaratır. Hollywood içinde sendikalar oluşur ve askeri içerikli sınırlı film birlikleri gelişir.
Hükümet belli endüstrileri gerekli ilan eder ve sinemayı da bunların içine dahil eder. Tüm Film fiyatları sabitlenir. Sinemayla ilgili sorun oluşturan tek şey personel eksikliği olur bu da insanların askere gitmiş olmasıyla ilgili görülür.
Savaş filmleri için faaliyetler barosu ve komitesi destek verir. Bu da maliyetler açısından rahatlık yaratmaktadır.
Bilet ücretlerinden savaşa katkı payı alınır. Bu durum Hollywood için tehlikeli olabilir diye düşünülür ama öyle olmaz aksine insanlar katkı olsun diye düşünür ve bilet satışlarında düşüş yaşanmaz.
Bu dönemde durumun sinema ve diğer sektörler açısından verimli olabilmesi için insanların parasının olması gerekmektedir. Gönüllüler ve işsiz olanlar askere gitmekte, endüstri alanlarında boşalan yerleri de yine işsizler doldurmaktadır. Dolayısıyla işsizlik neredeyse ortadan kalkar…
Ücretli, işsiz olmayan, sosyal yaşantısı olan dolayısıyla sinemaya da gidebilen bir kitle oluşur. Sinema savaş ortamında psikolojik açıdan bir kaçış olarak nitelendirilir. Bunların yanında her filmden önce cepheden verilen gerçek görüntüler de merak uyandırmaktadır. Sırf bunun için filmlere gidenler olur. Savaş dönemi olduğu için belli tasarruflar gerekmekte mesela elektrik tasarrufu gibi. Bu durum filmlerin kısalmasına neden olur. Daha az film gösterilir. Hollywood da bazı filmlerinin sürelerini kısaltır..
Amerika yaşam tarzını korumak için savaşmaktadır. Antidemokratlar kim, savaşanlar kim, zafer nasıl kazanılabilirin üzerinde durulur. Üretim ön plana çıkarılır, daha çok çalışılması için teşvik edilir. Tarım için askere giden erkeklerin yerine kadınlar ve yaşlılar çalıştırılmaktadır.
Sinemalarda gösterilen filmlerde sivil savunmaya dair içerikler ele alınır ve olası casuslara karşı nasıl davranılmalı diye tartışılır. Seyirciye neler olup bittiğine dair bilgilendirebilecek bir politika çizilmektedir. Ve savaşın son zamanları dahil olmak üzere filmlerde ‘savaş iyidir’ düşüncesi empoze edilmeye çalışılmaz. Ancak ‘zorunluyuz savaşacağız’ düşüncesi belirtilir.
John Ford ve Howard Howks, Çıkarmadan sonra belgeseller çekerler ve içlerine aşk hikayeleri eklerler. William Wyler ise bu dönemde derinlik ve mizansen üzerinde durmaktadır.
Star sisteminin yıkılmasında özellikle Amerika’nın düzenlediği moral gecelerinde starların diğer insanlar gibi (starlıktan sıyrılıp) onların arasına karışması ve halkın bunu farketmesi önemlidir.
1941’de Orson Welles’in Yurttaş Kane (Citizen Kane)’i çekilirken 46larda savaştan dönenlerle ilgili filmler yapılmış. Ayrıca bu dönemde Amerikalılar’ın Kara Filmler olarak nitelendirdikleri suçla ve suçlulukla ilgili filmler çekilmiştir…