Buzlu camlara çizdim gördüklerimi.
Anlatamazdım, karşılığı yoktu kelimelerce.
Birkaç şekil ve bu şehir,
İnsan bir yalancı lafzın peşinde,
Ve herkes inanmış
Silinmiş eski bir güzelliğin izinde.
Tarih yer ile yeksan.
İnsan kaybolmuş bir benliğin içinde.
Mahlûkat helak edilmiş.
Yalnız iki beyefendi kaldı şehirde
Biri beyazlar içinde
Bir diğeri karalara bürünmüş
Lakin ikisi de o gömleğin içinde
Gömlek,
Örtüsü çıplaklığın
Ve karanlığın olduğu kadar.
Sesler
Haykırış mı? Hayır!
İnilti mi? Sanmıyorum!
Çirkin, nahoş, gürültücü
Ötesi yok,
Kaosun içinde
Ben varım diyen sadece iki ses
Duyabileceğin varlığın belirtisi
Onlar iki beyefendi
Biri beyazlar içinde
Bir diğeri karalara bürünmüş
Lakin ikisi de o gömleğin içinde
Gömlek,
Örtüsü çıplaklığın
Ve karanlığın olduğu kadar.
Gece
Tüm o sessizliğin içinde
Sade bir gizem taşır
Sabah güzelliğin peşinde
Karanlığa yanaşır
Yalnız iki ses
Bütün vakitleri taşır
Biri beyazlar içinde
Bir diğeri karalara bürünmüş
Lakin ikisi de o gömleğin içinde
Gömlek,
Örtüsü çıplaklığın
Ve karanlığın olduğu kadar.
Kargaşada uyum var,
Alışılmış bir düzen.
Yıldızlarda kaybolmuş,
Yükseklerdi o güzel.
Yankılanan çığlıkları dinle gör
Haykırır zarafeti
Gece gündüz demeden
O yitik azameti
Biri beyazlar içinde
Bir diğeri karalara bürünmüş
Lakin ikisi de o gömleğin içinde
Gömlek,
Örtüsü çıplaklığın
Ve karanlığın olduğu kadar