Bir saat geçti gitti, işimiz bitti. Kafamdaki kulaklığı çıkarıp kalkmaya hazırlanırken birisi stüdyonun kapısına uzandı ve ”lobide sizi görmek isteyen biri var” dedi. O sesle beraber bambaşka hayatlara, hikayelere yaptığım yolculuğuma son verip; kendi gerçek dünyama hızlı bir geçiş yapmıştım. Başımı çevirip pencereden dışarıya baktım, hava kararmış, Ay tüm ihtişamı ile bulutların arasından parlıyor, sanki bana göz kırpıyordu. Bir an bu düşüncelerden sıyrılıp gizemli ziyaretçimin kim olabileceğini düşündüm. Evdekiler yarınki programa yetiştirmem gereken montajlar için mesaide olduğumu biliyordu. Çok önemli bir şey olmadığı sürece beni çalışırken rahatsız etmezlerdi. Birden aklıma çocuklara bir şey olmuş olabileceği geldi ve bu düşünceyle ok gibi yerimden fırlayıp lobiye doğru yöneldim. Koşar adım merdivenlerden indikten sonra, lobide bekleyenin 9-10 yaşlarında küçük bir kız çocuğu olduğunu gördüm. Birden hem rahatlamış hem de şaşırmıştım. Bu kız kimdi ve bu saatte benden ne istiyor olabilirdi? Bu düşüncelerle kızın yanına yaklaştıkça deniz mavisi gözleri, altın sarısı saçları ve al yanakları bana çok tanıdık gelmeye başlamıştı. Ben daha bir şey sormaya fırsat bulamadan küçük kız cebinden bir cüzdan çıkararak telaşlı telaşlı konuşmaya başladı.
Cüzdanımı sabah Çocuk Esirgeme Kurumundaki röportaj sırasında düşürdüğümü ve kendisinin bulduğunu buraya da hem onu vermek hem de hediyeler için bütün arkadaşları adına teşekkür etmeye geldiğini anlatmaya çalışıyordu. Boş gözlerle ona bakarken, küçük kızın elindeki cüzdanın benim olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı. Adının Ayşe olduğunu öğrendiğim küçük kız birden boynuma sarıldı ve cüzdanı bana uzatarak şöyle dedi: ”Sen bize 23 Nisan için bir sürü hediye getirdin, bu da benim sana hediyem. Düzenli biri olursan eşyaların kaybolmazmış. Annem ölmeden önce ben küçükken hep böyle söylerdi” Bu sözler beni hem gülümsetmiş hem de canımı acıtmıştı… Her şeye rağmen Ayşe’nin içindeki iyilik ve sevgi benim içimde de geleceğe dair bir umudun filizlenmesine sebep olmuştu… Şunu bir kez daha anladım ki Dünya’yı çocukların içindeki bu masumiyet ve sevgi kurtaracaktı…